English    Türkçe    فارسی   

3
1360-1369

  • عاشق صنع توم در شکر و صبر ** عاشق مصنوع کی باشم چو گبر 1360
  • Şükür, zamanında da senin yaptığın işe, sana âşığım, sabır zamanında da. Kâfir gibi hiç senin yarattığına âşık olur muyum?
  • عاشق صنع خدا با فر بود ** عاشق مصنوع او کافر بود
  • Allah hükmüne âşık olan nurlanır, yarattığına âşık olansa kâfir olur, diye cevap verdi.
  • توفیق میان این دو حدیث کی الرضا بالکفر کفر و حدیث دیگر من لم یرض بقضایی فلیطلب ربا سوای
  • Küfre razı olma küfürdür, hadisiyle kaza ve kaderine razı olmayan benden başka bir Allah arasın hadisinin manalarını birleştirmek
  • دی سالی کرد سایل مر مرا ** زانک عاشق بود او بر ماجرا
  • Dün mübahaseyi seven birisi, bana bir sual sordu.
  • گفت نکته‌ی الرضا بالکفر کفر ** این پیمبر گفت و گفت اوست مهر
  • Dedi ki: “Küfre razı olmak küfürdür.” Bunu Peygamber söyledi, onun söylediği söz de doğrudur, yerindedir.
  • باز فرمود او که اندر هر قضا ** مر مسلمان را رضا باید رضا
  • Sonra da yine “Müslüman olan kişinin her türlü kazaya razı olması lazımdır” buyurdu.
  • نه قضای حق بود کفر و نفاق ** گر بدین راضی شوم باشد شقاق 1365
  • Kâfirlik ve münafıklık da Allah’ın kaza ve kaderiyle değil mi? Fakat buna razı olursak (ilk hadise göre) kötülük etmiş olmaz mıyız?
  • ور نیم راضی بود آن هم زیان ** پس چه چاره باشدم اندر میان
  • Razı olmazsak o da suç… Peki, ikisinin arasında hangi çareye başvuralım.”
  • گفتمش این کفر مقضی نه قضاست ** هست آثار قضا این کفر راست
  • Ona dedim ki: “Bu küfür, Allah’ın takdiriyledir ama Allah’ın hükmüyle, Allah’ın emir ve rızasıyla değildir. Bu küfür yalnız kaza ve kaderin eserlerindendir.
  • پس قضا را خواجه از مقضی بدان ** تا شکالت دفع گردد در زمان
  • Hocam, Allah’ın kaza ve kaderini, Allah’ın bilgisi olarak bil de şüphe ve tereddüdün kalmasın.
  • راضیم در کفر زان رو که قضاست ** نه ازین رو که نزاع و خبث ماست
  • Küfrede razıyız, çünkü Allah’ın bilgisine muvafıktır, fakat bizim fenalığımızdan, bizim kötülüğümüzden meydana geldiğinden de razı değiliz.