English    Türkçe    فارسی   

3
1638-1647

  • زین سبب فرمود استثنا کنید ** گر خدا خواهد به پیمان بر زنید
  • Bu yüzden, sözlerinizde daima inşallah deyin, ahitlerinizde de Allah dilerse sözünü söyleyin.
  • هر زمان دل را دگر میلی دهم ** هرنفس بر دل دگر داغی نهم
  • Çünkü ben, gönle her zaman başka bir meyil verir, her an gönle başka bir dağ vururum.
  • کل اصباح لنا شان جدید ** کل شیء عن مرادی لا یحید 1640
  • Biz her sabah yeni bi işte, yeni bir güçteyiz. Her şey, bizim dileğimize göre meydana gelir denmiştir.
  • در حدیث آمد که دل همچون پریست ** در بیابانی اسیر صرصریست
  • Hadiste “ Gönül, ovada rüzgârlara tabi bir tüy benzer.
  • باد پر را هر طرف راند گزاف ** گه چپ و گه راست با صد اختلاف
  • Rüzgâr, tüyü her tarafa uçurur, gâh sola, gâh sağa götürür durur.” denmektedir.
  • در حدیث دیگر این دل دان چنان ** کب جوشان ز آتش اندر قازغان
  • Başka bir hadiste de denmiştir ki: “ Bu gönlü ateş üstündeki kazanda kaynayan bir su bil!”
  • هر زمان دل را دگر رایی بود ** آن نه از وی لیک از جایی بود
  • Gönlün her an başka bir dileği vardır. Fakat bu dilek kendisinden değildir, başka bir yerdendir.
  • پس چرا آمن شوی بر رای دل ** عهد بندی تا شوی آخر خجل 1645
  • Şu halde gönlün reyine, gönlün dileğine neden emin olur da ahdeder, sonunda da pişman olur, nedamete düşersin?
  • این هم از تاثیر حکمست و قدر ** چاه می‌بیینی و نتوانی حذر
  • Fakat bu yine de Allah’ın hükmündendir. Allah’ın takdiridir. Kuyuyu görürsün de çekinmeye kudretin olmaz.
  • نیست خود ازمرغ پران این عجب ** که نبیند دام و افتد در عطب
  • Uçan kuşun tuzağı görmeyip hapse düşmesine taaccüp edilmez ki.