English    Türkçe    فارسی   

3
2145-2154

  • تن چو اسمعیل و جان همچون خلیل ** کرد جان تکبیر بر جسم نبیل 2145
  • Ten İsmail’e benzer, can Halil’e, can bu semiz bedeni yaptırdı da tekbir getirdi mi,
  • گشت کشته تن ز شهوتها و آز ** شد به بسم الله بسمل در نماز
  • Ten kesilir, şehvetlerden hırslardan kurtulur, besmeleyle kesilmiş temiz bir kurban haline gelir.
  • چون قیامت پیش حق صفها زده ** در حساب و در مناجات آمده
  • Kıyamette olduğu gibi Hak huzurunda saf kurulur, hesaba, Allah ile konuşup görüşmeye girişilir.
  • ایستاده پیش یزدان اشک‌ریز ** بر مثال راست‌خیز رستخیز
  • Allah huzurunda, gözyaşları dökerek ayakta durmak, kıyamet gününde kabirden kalkıp mahşer yerinde dikilmeye benzer.
  • حق همی‌گوید چه آوردی مرا ** اندرین مهلت که دادم من ترا
  • Hak, “Sana bunca zamandır mühlet verdim, bana ne getirdin?
  • عمر خود را در چه پایان برده‌ای ** قوت و قوت در چه فانی کرده‌ای 2150
  • Ömrünü neyle bitirdin, verdiğim gıdayı, ihsan ettiğim kuvveti ne uğruna mahvettin,
  • گوهر دیده کجا فرسوده‌ای ** پنج حس را در کجا پالوده‌ای
  • Gözünün nurunu nerelerde tükettin, beş duygunu nerelerde yıprattın?
  • چشم و هوش و گوش و گوهرهای عرش ** خرج کردی چه خریدی تو ز فرش
  • Gözünü, kulağını, aklını, arşa ait bütün cevherlerini harcadın… ferş âleminden bunlara karşılık ne satın aldın?
  • دست و پا دادمت چون بیل و کلند ** من ببخشیدم ز خود آن کی شدند
  • Sana kazma ve bel gibi el ve ayak verdim. Onları sana bizzat ben bağışlamıştım, ne yaptın onları?” der.
  • همچنین پیغامهای دردگین ** صد هزاران آید از حضرت چنین
  • Hak’tan buna benzer seni dertlere uğratan yüz binlerce haberler gelir.