English    Türkçe    فارسی   

3
2164-2173

  • نعمتت دادم بگو شکرت چه بود ** دادمت سرمایه هین بنمای سود
  • Sana nimet verdim, nasıl şükrettin? Sermaye verdim, hadi, göster kazandığını!” der.
  • رو بدست راست آرد در سلام ** سوی جان انبیا و آن کرام 2165
  • Kul, sağ yanına dönüp peygamberlere, o ululara selâm verir;
  • یعنی ای شاهان شفاعت کین لیم ** سخت در گل ماندش پای و گلیم
  • “Padişahlar, bu kötü kişiye şefaat edin… Ayağım da balçıkta kaldı, kilimim de” der.
  • بیان اشارت سلام سوی دست راست در قیامت از هیبت محاسبه حق از انبیا استعانت و شفاعت خواستن
  • Namazda sağ tarafa selâm vermek, kıyamette Allah’ın hesaba çekmesinden korkarak peygamberlerden yardım dilemeye, onlardan şefaat istemeye işarettir
  • انبیا گویند روز چاره رفت ** چاره آنجا بود و دست‌افزار زفت
  • Peygamberler, “Çareye başvuracak gün geçti. O orada yapılacak bir şeydi, elde alet oradaydı, orada kaldı!
  • مرغ بی‌هنگامی ای بدبخت رو ** ترک ما گو خون ما اندر مشو
  • A bahtsız kişi, git oradan, sen vakitsiz öten bir horozsun. Bırak bizi, kanımıza bulaşma!” derler.
  • رو بگرداند به سوی دست چپ ** در تبار و خویش گویندش که خپ
  • Bunun üzerine sol tarafa baş çevirir, hısımından akrabasından yardım ister. Onlar da “ Sus!”
  • هین جواب خویش گو با کردگار ** ما کییم ای خواجه دست از ما بدار 2170
  • Allah’a kendin cevap ver. Bizi kim oluyoruz ki? Bizden el çek!” derler.
  • نه ازین سو نه از آن سو چاره شد ** جان آن بیچاره‌دل صد پاره شد
  • Ne bu yandan bir çare olur, ne o yandan. O biçarenin canı da yüz parça olur!
  • از همه نومید شد مسکین کیا ** پس برآرد هر دو دست اندر دعا
  • Herkesten ümidini keser de ellerini açar, duaya başlar:
  • کز همه نومید گشتم ای خدا ** اول و آخر توی و منتها
  • Yarabbi, herkesten ümidim kesildi. Evvel de sensin, âhir de sen; senden başka önü, sonu olmayan yok, diye niyaza koyulur.