English    Türkçe    فارسی   

3
2323-2332

  • گر چنین بودی گدایان ضریر ** محتشم گشته بدندی و امیر
  • Dua ile ele bir şey geçseydi kör dilenciler de yücelirler, bey kesilirlerdi.
  • روز و شب اندر دعااند و ثنا ** لابه‌گویان که تو ده‌مان ای خدا
  • Onlar da gece gündüz dua ediyorlar, Yarabbi bize para ver, mal, mülk ver diyorlar.
  • تا تو ندهی هیچ کس ندهد یقین ** ای گشاینده تو بگشا بند این 2325
  • Sen vermezsen kimsecikler bir şey vermez. Ey kapalı kapıları açan Allah, bize ihsan kapısını da sen aç derler.
  • مکسب کوران بود لابه و دعا ** جز لب نانی نیابند از عطا
  • Fakat körlerin çalışıp çabalaması yalnız dua ve feryat… Bir dilim ekmekten başka ellerine bir şey geçmez” dedi.
  • خلق گفتند این مسلمان راست‌گوست ** وین فروشنده‌ی دعاها ظلم‌جوست
  • Halk, “Bu Müslüman doğru söylüyor. Bu dua satan, zalim bir adam.
  • این دعا کی باشد از اسباب ملک ** کی کشید این را شریعت خود بسلک
  • Hiç dua, bir şeye sahip olmaya sebep midir? Bu, şeraitte görülmüş bir şey mi?
  • بیع و بخشش یا وصیت یا عطا ** یا ز جنس این شود ملکی ترا
  • Ya paranla alarak bir mala sahip olursun, ya birisi sana bir şey bağışlar yahut vasiyet eder yahut da gönlünden kopar, sana verir. Bu çeşit bir şey olmadıkça bir şeye sahip olamazsın ki.
  • در کدامین دفترست این شرع نو ** گاو را تو باز ده یا حبس رو 2330
  • Bu yeni şeriat hangi kitapta. Sen ya o öküzü ver, ya hapse git” demekteydi.
  • او به سوی آسمان می‌کرد رو ** واقعه‌ی ما را نداند غیر تو
  • Adam, yüzünü göğe tutarak dedi ki: “Yarabbi, benim halimi senden başka kimsecikler bilmez.
  • در دل من آن دعا انداختی ** صد امید اندر دلم افراختی
  • Gönlüme o duayı sen ilham ettin, gönlümde yüzlerce ümit belirttin.