English    Türkçe    فارسی   

3
2373-2382

  • کای خدا این بنده را رسوا مکن ** گر بدم هم سر من پیدا مکن
  • “Yarabbi, bu kulunu rezil etme. Kötülük yaptıysam bile sırrımı halka açma.
  • تو همی‌دانی و شبهای دراز ** که همی‌خواندم ترا با صد نیاز
  • Biliyorum, uzun gecelerde yüzlerce tazarrula sana niyaz edip durdum.
  • پیش خلق این را اگر خود قدر نیست ** پیش تو همچون چراغ روشنیست 2375
  • Halka karşı bunun hiçbir kadri, hiçbir kıymeti yok, onlar bilmez bunu; fakat senin yanında aydın bir mum gibi… Sana aşikâr ” diye niyaz etmekte, yüzünü yerlere vurmaktaydı.
  • شنیدن داود علیه السلام سخن هر دو خصم وسال کردن از مدعی علیه
  • Davud aleyhisselâm’ın iki hasmın da sözlerini dinlemesi ve dâva edileni sorguya çekmesi
  • چونک داود نبی آمد برون ** گفت هین چونست این احوال چون
  • Davut Peygamber, evinden dışarı çıkınca “Bu ne, ne var, ne oldu” dedi.
  • مدعی گفت ای نبی الله داد ** گاو من در خانه او در فتاد
  • Dâvacı dedi ki: “Ey Allah’ın peygamberi, imdat et. Öküzüm, bu adamın evine girmiş,
  • کشت گاوم را بپرسش که چرا ** گاو من کشت او بیان کن ماجرا
  • O da onu kesmiş. Neden benim öküzümü kesmiş sor da söylesin.”
  • گفت داودش بگو ای بوالکرم ** چون تلف کردی تو ملک محترم
  • Davut, “Ey kerem sahibi, neden sana haram olan o öküzü kestin?
  • هین پراکنده مگو حجت بیار ** تا به یک سو گردد این دعوی و کار 2380
  • Yalnız saçma sapan söyleme, delil göster de bu dâva görülsün, bitsin” dedi.
  • گفت ای داود بودم هفت سال ** روز و شب اندر دعا و در سال
  • Adam dedi ki: “Ey Davut, yedi yıldır gece gündüz dua etmekte, Allah’tan,
  • این همی‌جستم ز یزدان کای خدا ** روزیی خواهم حلال و بی عنا
  • Yarabbi, helâl ve zahmetsiz bir rızık istiyorum, diye niyazda bulunmaktayım.