English    Türkçe    فارسی   

3
2487-2496

  • حلم حق گرچه مواساها کند ** لیک چون از حد بشد پیدا کند
  • Allah’ın hilmi, müdarada bulunur. Bulunur ama adam, haddi aşınca iş değişir, meydana çıkar.
  • خون نخسپد درفتد در هر دلی ** میل جست و جوی و کشف مشکلی
  • Kan uyumaz. Gönüllere onu araştırmak, müşkülü halletmek merakı düşer.
  • اقتضای داوری رب دین ** سر بر آرد از ضمیر آن و این
  • Kıyamet gününün sahibi olan Allah’ın adaleti, şunun, bunun gönlünden zuhur eder durur.
  • کان فلان چون شد چه شد حالش چه گشت ** همچنانک جوشد از گلزار کشت 2490
  • “Filân ne oldu, hali nedir, kim öldürdü acaba?” diye topraktan ekin fışkırır gibi şunun, bunun gönlünden meraklar fışkırır.
  • جوشش خون باشد آن وا جستها ** خارش دلها و بحث و ماجرا
  • Gönüllerdeki bu meraklar, bu araştırmalar, bundan bahsetmeler, hep o kanın kaynamasıdır.
  • چونک پیداگشت سر کار او ** معجزه داود شد فاش و دوتو
  • O adamın gizli sırrı meydana çıkınca Davud’un mucizesi halka yayıldı; bu mucize bir dereceyken halk tarafından âdeta iki derece meşhur oldu.
  • خلق جمله سر برهنه آمدند ** سر به سجده بر زمینها می‌زدند
  • Herkes baş açık gelip yerlere secde etmekte,
  • ما همه کوران اصلی بوده‌ایم ** از تو ما صد گون عجایب دیده‌ایم
  • “Biz doğuştan körmüşüz, senden yüzlerce şaşılacak şey gördük.
  • سنگ با تو در سخن آمد شهیر ** کز برای غزو طالوتم بگیر 2495
  • Taş, Talût’la beraber savaşa giderken sana söyledi, beni al dedi.
  • تو به سه سنگ و فلاخن آمدی ** صد هزاران مرد را بر هم زدی
  • Sen elinde bir sapan, üç tane de taş olduğu halde geldin, yüz binlerce adamı birbirine kattın, kırdın, geçirdin.