English    Türkçe    فارسی   

3
2516-2525

  • هست بر اسباب اسبابی دگر ** در سبب منگر در آن افکن نظر
  • Sebeplerin de başka sebepleri var. Sebebe bakma da asıl ona bak!
  • انبیا در قطع اسباب آمدند ** معجزات خویش بر کیوان زدند
  • Peygamberler, sebepleri gidermek için geldiler. Mucizelerini ta Zuhal yıldızına ulaştırdılar.
  • بی‌سبب مر بحر را بشکافتند ** بی زراعت چاش گندم یافتند
  • Sebep ve vesilesiz denizi böldüler, ekmeksizin buğday yığınını buldular.
  • ریگها هم آرد شد از سعیشان ** پشم بز ابریشم آمد کش‌کشان
  • Çalışmaları yüzünden kum taneleri un olurdu. Keçinin yünlerini çektiler mi ellerinde ibrişim olurdu.
  • جمله قرآن هست در قطع سبب ** عز درویش و هلاک بولهب 2520
  • Bütün Kur’an, sebebi gidermeye aittir. Zahiren yoksul olan Peygamber’in yüceliğini, yine zahiren yüce olan Ebuleheb’in helâkini anlatır durur.
  • مرغ بابیلی دو سه سنگ افکند ** لشکر زفت حبش را بشکند
  • Ebabil kuşları iki üçtaş attılar mı o koca Habeş ordusunu kırıp geçirirler.
  • پیل را سوراخ سوراخ افکند ** سنگ مرغی کو به بالا پر زند
  • Ta yukarılarda uçan kuşun attığı bir taş, fili delik deşik eder.
  • دم گاو کشته بر مقتول زن ** تا شود زنده همان دم در کفن
  • Öldürülmüş adama kesilmiş öküzün kuyruğuyla vur da hemen dirilsin, kefeniyle kalksın.
  • حلق‌ببریده جهد از جای خویش ** خون خود جوید ز خون‌پالای خویش
  • Kesilmiş boğazı, yerinden davransın, kanını dökenlerden kanını istesin denir.
  • همچنین ز آغاز قرآن تا تمام ** رفض اسبابست و علت والسلام 2525
  • Bunlar ve bunlara benzer daha nice şeyler var… Kur’an, baştan sona sebepleri, illetleri nefyeder vesselâm.