English    Türkçe    فارسی   

3
2832-2841

  • لحن داودی به سنگ و که رسید ** گوش آن سنگین دلانش کم شنید
  • Davud’un sesi dağlara, taşlara ulaştı da yine o taş yüreklilerin kulaklarına girmedi!
  • آفرین بر عقل و بر انصاف باد ** هر زمان والله اعلم بالرشاد
  • Her an akla, insafa aferin! Doğrusunu Allah bilir ya!
  • صدقوا رسلا کراما یا سبا ** صدقوا روحا سباها من سبا
  • Ey Sebâlılar, peygamberleri tasdik edin, Allah’a olan ruhu tasdik edin!
  • صدقوهم هم شموس طالعه ** یومنوکم من مخازی القارعه 2835
  • Tasdik edin; onlar doğmuş güneşlerdir… Onlar sizi kıyametin azaplarından kurtarırlar.
  • صدقوهم هم بدور زاهره ** قبل ان یلقوکم بالساهره
  • Tasdik edin; onlar kıyamet kopmadan önce, oraya varmanızdan evvel sizi de nurlandıran, âlemi de nurlandıran aydın dolunaydır.
  • صدقوهم هم مصابیح الدجی ** اکرموهم هم مفاتیح الرجا
  • Tasdik edin; onlar karanlıkları aydınlatan ışıklardır… Ulu tutun, ağırlayın… Onlar, rica ve niyaz anahtarlarıdır.
  • صدقوا من لیس یرجو خیرکم ** لا تضلوا لا تصدوا غیرکم
  • Hayrınızdan başka bir şey dilemeyenleri tasdik edin… Kendinizden başka kimseyi azdırmayın, kimseye tecavüz etmeyin!
  • پارسی گوییم هین تازی بهل ** هندوی آن ترک باش ای آب و گل
  • Bırak bu Arapça’yı, Farsça konuşalım. Ey sudan topraktan ibaret insan, o Türk’ün Hindusu ol (o güzelin yanağına bi siyah ben kesil!)
  • هین گواهیهای شاهان بشنوید ** بگرویدند آسمانها بگروید 2840
  • Kendinize gelin de padişahların seslerini duyun. Onlara gökler bile inandılar, gökler bile.
  • معنی حزم و مثال مرد حازم
  • İhtiyat ve ihtiyatlı adam
  • یا به حال اولینان بنگرید ** یا سوی آخر بحزمی در پرید
  • Önce gelenlerin hallerine bakın yahut sonradan gelenlerin tarafına doğru ihtiyatla uçun!