English    Türkçe    فارسی   

3
285-294

  • داد حق اهل سبا را بس فراغ ** صد هزاران قصر و ایوانها و باغ 285
  • Allah Seba’lılara pek büyük bir genişlik ve rahatlık verdi, yüz binlerce köşk, hayvan ve bağ ihsan etti.
  • شکر آن نگزاردند آن بد رگان ** در وفا بودند کمتر از سگان
  • O kötü yaradılışlı adamlar buna şükretmediler. Vefada köpekten de aşağı oldular.
  • مر سگی را لقمه‌ی نانی ز در ** چون رسد بر در همی‌بندد کمر
  • Köpeğe bir kapıdan bir lokma ekmek verilse o kapıya bağlanır, hizmetkâr olur.
  • پاسبان و حارس در می‌شود ** گرچه بر وی جور و سختی می‌رود
  • Kapıya bekçi kesilir. Ona eziyet edilse yiyeceği lâyıkıyla verilmese bile o kapıyı bırakmaz.
  • هم بر آن در باشدش باش و قرار ** کفر دارد کرد غیری اختیار
  • Orada karar eder, başka bir kapıya gitmez.
  • ور سگی آید غریبی روز و شب ** آن سگانش می‌کنند آن دم ادب 290
  • Oraya bir garip köpek gelse oradaki köpekler, onu gece gündüz tedibederler.
  • که برو آنجا که اول منزلست ** حق آن نعمت گروگان دلست
  • İlk konağına git. Oradan nimetlendin, o nimetin hakkı, gönlünü oraya rehin etmendir derler.
  • می‌گزندش که برو بر جای خویش ** حق آن نعمت فرو مگذار بیش
  • Yerine git, o nimetin hakkını bundan fazla terk etme diye onu ısırırlar.
  • از در دل و اهل دل آب حیات ** چند نوشیدی و وا شد چشمهات
  • Sen de gönül ve gönül ehlinin kapısından bir hayli âbıhayat içtin, gözlerin açıldı.
  • بس غذای سکر و وجد و بی‌خودی ** از در اهل دلان بر جان زدی
  • Canın, ehlin diller gönlünden nice şükür, vecit ve kendinden geçiş gıdaları yedi.