English    Türkçe    فارسی   

3
309-318

  • ای مغفل رشته‌ای بر پای بند ** تا ز خود هم گم نگردی ای لوند
  • Sense gâfilcesine kendini de kaybetmemek için ayağına bir ip bağlamış durmaktasın be herif!
  • ناسپاسی و فراموشی تو ** یاد ناورد آن عسل‌نوشی تو 310
  • Şükretmiyorsun, nail olduğun nimetleri unutmuşsun. Bu unutuş, o bal yediğin zamanları hatırına bile getirmiyor.
  • لاجرم آن راه بر تو بسته شد ** چون دل اهل دل از تو خسته شد
  • Hulâsa o yol, sana bağlandı. Çünkü gönül ehlinin gönlü, senden incindi, sana darıldı.
  • زودشان در یاب و استغفار کن ** همچو ابری گریه‌های زار کن
  • Çabuk onları bul, kusur dile, tövbe et. Bulut gibi ağla, inle.
  • تا گلستانشان سوی تو بشکفد ** میوه‌های پخته بر خود وا کفد
  • De sana onların gül bahçeleri açılsın, sana olgun meyveler saçılsın.
  • هم بر آن در گرد کم از سگ مباش ** با سگ کهف ار شدستی خواجه‌تاش
  • O kapıda dön, dolaş Eshabı Kehf’in köpeğiyle kapı yoldaşıysan köpekten aşağı olma.
  • چون سگان هم مر سگان را ناصح‌اند ** که دل اندر خانه‌ی اول ببند 315
  • Köpekler bile, gönlünü ilk eve bağla diye köpeklere nasihat ederler.
  • آن در اول که خوردی استخوان ** سخت گیر و حق گزار آن را ممان
  • Kemik yediğin ilk kapıya sıkı bağlan, hak gözetmeyi terk etme derler.
  • می‌گزندش تا ز ادب آنجا رود ** وز مقام اولین مفلح شود
  • Edeplensin de oraya gitsin, kurtuluşu o ilk kapıda bulsun diye onu ısırırlar.
  • می‌گزندش کای سگ طاغی برو ** با ولی نعمتت یاغی مشو
  • Isırırken şöyle derler "A azgın köpek, velinimetine isyan etme.