English    Türkçe    فارسی   

3
3121-3130

  • بعد از آن گفتند با آن خادمه ** تو نگویی حال خود با این همه
  • Sonra o hizmetçi kadına dediler ki: “Peki biz bu ahvali gördük, sen de bize halini söylemez misin?
  • چون فکندی زود آن از گفت وی ** گیرم او بردست در اسرار پی
  • O söyler söylemez nasıl oldu da hemencecik peşkiri tandıra attın? Tutalım o sırlara erişmiş…
  • این‌چنین دستارخوان قیمتی ** چون فکندی اندر آتش ای ستی
  • Ya sen, bu derecede değerli bir peşkiri nasıl ateşe fırlatıp attın a hanım?”
  • گفت دارم بر کریمان اعتماد ** نیستم ز اکرام ایشان ناامید
  • Hizmetçi, “Ben kerem sahiplerine itimat ederim. Onların keremlerinden ümitsiz değilim ki.
  • میزری چه بود اگر او گویدم ** در رو اندر عین آتش بی ندم 3125
  • Peşkir de ne oluyor? Bana bile düşünmeden hemen ateşe atıl dese,
  • اندر افتم از کمال اعتماد ** از عباد الله دارم بس امید
  • Ona olan itimadımın bütünlüğünden derhal ateşe atılırım. Benim, Allah kullarından ümidim çoktur.
  • سر در اندازم نه این دستارخوان ** ز اعتماد هر کریم رازدان
  • Her kerem sahibi, her sır bilir ere itimadım var. Bu yüzden değil peşkiri, başımı bile atarım” dedi.
  • ای برادر خود برین اکسیر زن ** کم نباید صدق مرد از صدق زن
  • Kardeş sen de kendini bu iksire vur, erkeğin himmeti, erkeğin sadakati, kadından aşağı değil ya!
  • آن دل مردی که از زن کم بود ** آن دلی باشد که کم ز اشکم بود
  • Bir erkeğin gönlü, kadının gönlünden aşağıysa o gönül, işkembeden de bayağıdır gayrı.
  • قصه‌ی فریاد رسیدن رسول علیه السلام کاروان عرب را کی از تشنگی و بی‌آبی در مانده بودند و دل بر مرگ نهاده شتران و خلق زبان برون انداخته
  • Rasûl aleyhisselâm’ın susuzluktan bunalmış, su bulamadıklarından âciz bir hale düşmüş, adamların da, develerin de dilleri, ağızlarından çıkmış olan bir Arap kervanının imdadına erişmeleri
  • اندر آن وادی گروهی از عرب ** خشک شد از قحط بارانشان قرب 3130
  • Çölde bir Arap kervanı susuz kalmış, yağmursuzluktan kırbalarında bir damlacık olsun su kalmamıştı.