English    Türkçe    فارسی   

3
3416-3425

  • تو نکردی فصد و از بینی دوید ** خون افزون تا ز تب جانت رهید
  • Sen istemezsin, sebep olamazsın ama burnun kanar, bir hayli de kan akar… Derken ateşin geçer, kurtulursun.
  • مغز هر میوه بهست از پوستش ** پوست دان تن را و مغز آن دوستش
  • Her meyvanın içi, kabuğundan iyidir. Teni de kabuk, sevgiliyi iç bil!
  • مغز نغزی دارد آخر آدمی ** یکدمی آن را طلب گر زان دمی
  • İnsan, pek lâtif bir içe maliktir. İnsansan bir an olsun onu ara!
  • در آمدن حمزه رضی الله عنه در جنگ بی زره
  • Allah razı olsun, Hamza’nın savaşa zırhsız girmesi
  • اندر آخر حمزه چون در صف شدی ** بی زره سرمست در غزو آمدی
  • Son zamanlarındaysa savaş saflarına zırhsız olarak katılır, sarhoşça savaşa atılırdı.
  • سینه باز و تن برهنه پیش پیش ** در فکندی در صف شمشیر خویش 3420
  • Göğsü açık, vücudu çıplak olarak kendini kılıçlara atardı.
  • خلق پرسیدند کای عم رسول ** ای هزبر صف‌شکن شاه فحول
  • Halk, “Ey Peygamber’in amcası, ey saflar yaran aslan, ey erlerin padişahı.
  • نه تو لا تلقوا بایدیکم الی ** تهلکه خواندی ز پیغام خدا
  • Allah buyruğunda“ Nefislerinizi, kendi ellerinizle tehlikeye atmayın“ emrini okumadın mı ki?
  • پس چرا تو خویش را در تهلکه ** می در اندازی چنین در معرکه
  • Peki, neden kendini böyle bir savaş esnasında tehlikeye atıyorsun?
  • چون جوان بودی و زفت و سخت‌زه ** تو نمی‌رفتی سوی صف بی زره
  • Gençken, iri yapılı ve kuvvetliyken saflara zırhsız katılmazdın.
  • چون شدی پیر و ضعیف و منحنی ** پرده‌های لا ابالی می‌زنی 3425
  • Şimdi ihtiyarladın, zayıfladın, belin büküldü… öyle olduğu halde hiçbir şeye aldırış etmez oldun.