English    Türkçe    فارسی   

3
3696-3705

  • پس ز شرح سوز او کم زن نفس ** رب سلم رب سلم گوی و بس
  • O halde onun yakıcılığını anlatmaya kalkışma sus, yarabbi, beni sen kurtar, sen kurtar da ancak.
  • هرچه از وی شاد گردی در جهان ** از فراق او بیندیش آن زمان
  • Dünyada neyin visaliyle neşelenirsen o vuslat zamanında ondan ayrıldığını bir düşün hele!
  • زانچ گشتی شاد بس کس شاد شد ** آخر از وی جست و همچون باد شد
  • Senin neşelendiğin şeyle çok kişiler neşelendi… Fakat sonunda sahibine vefa etmedi, yel gibi geçti gitti!
  • از تو هم بجهد تو دل بر وی منه ** پیش از آن کو بجهد از وی تو بجه
  • Gönül, sana da vefa etmez, seni de terk edip gider. O senden vazgeçmeden sen ondan vazgeçmeye çalış.
  • پیدا شدن روح القدس بصورت آدمی بر مریم بوقت برهنگی و غسل کردن و پناه گرفتن بحق تعالی
  • Ruhulkudüs’ün Meryem’e, Meryem çıplak bir halde yıkanırken bir insan şeklinde görünmesi, Meryem’in Ulu Allah’a sığınması
  • همچو مریم گوی پیش از فوت ملک ** نقش را کالعوذ بالرحمن منک 3700
  • Fırsat elden çıkmadan Meryem gibi sen de surete “Senden Rahman’a sığınırım” de.
  • دید مریم صورتی بس جان‌فزا ** جان‌فزایی دلربایی در خلا
  • Meryem yapayalnızken canlara can katan birisini gördü. Bu adam, öyle güzeldi ki gönülleri alıyordu.
  • پیش او بر رست از روی زمین ** چون مه وخورشید آن روح الامین
  • Ruhulemin, onun gözünün ay gibi güneş gibi yerden doğuverdi.
  • از زمین بر رست خوبی بی‌نقاب ** آنچنان کز شرق روید آفتاب
  • Güneş, doğudan nasıl çıkarsa o da örtüsüz, nikâpsız Meryem’in önünde yerden doğdu.
  • لرزه بر اعضای مریم اوفتاد ** کو برهنه بود و ترسید از فساد
  • Meryem çıplaktı, bir kötülük yapar diye korktu, eli ayağı titremeye başladı.
  • صورتی که یوسف ار دیدی عیان ** دست از حیرت بریدی چو زنان 3705
  • Gördüğü adam öyle dilberdi ki Yusuf bile görse Yusuf’u gören kadınlar gibi şaşırıp kalır, ellerini doğrardı.