English    Türkçe    فارسی   

3
385-394

  • گفت حق آن را که این گرگش بخورد ** دید گرد گرگ چون زاری نکرد 385
  • Allah bu kurdun yediği adama “Kurdun tozunu gördü de neden feryat etmedi?
  • او نمی‌دانست گرد گرگ را ** با چنین دانش چرا کرد او چرا
  • Kurdun kopardığı tozu bilemedi. Bunca bilgisiyle, bunca hüneriyle neden yayılıp otlamağa koyuldu?
  • گوسفندان بوی گرگ با گزند ** می‌بدانند و بهر سو می‌خزند
  • Koyunlar bile kendilerine zarar verecek olan kurdun kokusunu duyar, ondan taraf taraf kaçarlar.
  • مغز حیوانات بوی شیر را ** می‌بداند ترک می‌گوید چرا
  • Hayvan bile aslanı kokusundan anlar da otlamayı bırakır” der.
  • بوی شیر خشم دیدی باز گرد ** با مناجات و حذر انباز گرد
  • Aslanın kızgınlığından bir koku aldın mı dön Allah’a sığınmaya, yalvarmaya koyul.
  • وا نگشتند آن گروه از گرد گرگ ** گرگ محنت بعد گرد آمد سترگ 390
  • Onlar, kurdun tozundan ürkmediler, çekinmediler. Tozun ardından o koca mihnet kurdu çatıp geldi.
  • بر درید آن گوسفندان را بخشم ** که ز چوپان خرد بستند چشم
  • O koyunları, hışımla paraladı gitti. Onlar, akıl çobanından göz yummuşlardı.
  • چند چوپانشان بخواند و نامدند ** خاک غم در چشم چوپان می‌زدند
  • Onları, çoban ne kadar çağırdı da gelmediler… Çobanın gözüne toz, toprak serptiler.
  • که برو ما از تو خود چوپان‌تریم ** چون تبع گردیم هر یک سروریم
  • “ Yürü be, biz senden ziyade çobanız… Her birimiz başız, uluyuz. Böyle olduğu hâlde nasıl sana uyarız?
  • طعمه‌ی گرگیم و آن یار نه ** هیزم ناریم و آن عار نه
  • Biz kurtlara lokmayız, senin adamın değil. Ateşin odunlarıyız, utanma arlanma yok bizde” dediler.