English    Türkçe    فارسی   

3
3970-3979

  • اونداند کن رطوباتی که هست ** آن مدد از عالم بیرونیست 3970
  • Bilmez ki rahimdeki yaşlıklarda dışarıdaki âlemin feyziyledir.
  • آنچنانک چار عنصر در جهان ** صد مدد آرد ز شهر لامکان
  • Dünyadaki dört unsur da kendilerine Lâmekân âleminden yüzlerce yardım geldiğini bilmezler.
  • آب و دانه در قفص گر یافتست ** آن ز باغ و عرصه‌ای درتافتست
  • Kuş, kafeste su ve tane buluyor ama su da kafesin dışındaki bağdan, bahçeden gelmede, tane de!
  • جانهای انبیا بینند باغ ** زین قفص در وقت نقلان و فراغ
  • Peygamberlerin canları bu âlemden göçer, bu âlemden kurtulurken o bağı, o bahçeyi görür de
  • پس ز جالینوس و عالم فارغند ** همچو ماه اندر فلکها بازغند
  • Bu yüzden onlar, Calinus’a da aldırış etmezler, âleme de… Ay gibi göklerde doğar, göklere ışık saçarlar.
  • ور ز جالینوس این گفت افتراست ** پس جوابم بهر جالینوس نیست 3975
  • Eğer bu söz, Calinus’a iftira ise cevabım Calinus’a değil…
  • این جواب آنکس آمد کین بگفت ** که نبودستش دل پر نور جفت
  • Bunu söylemiş olan kişiye. Çünkü bunu söyleyen nurlarla dolu gönle eş olmamıştır.
  • مرغ جانش موش شد سوراخ‌جو ** چون شنید از گربگان او عرجوا
  • Can kuşu, kedilerden “ Hele durun bakalım” sesini duyunca delik arayan fareye dönmüştür.
  • زان سبب جانش وطن دید و قرار ** اندرین سوراخ دنیا موش‌وار
  • O yüzden canı, fare gibi bu dünya deliğini vatan tutmuş, yurt edinmiştir.
  • هم درین سوراخ بنایی گرفت ** درخور سوراخ دانایی گرفت
  • Bu delikte yapılar yapmaya girişmiş, bu deliğe lâyık bilgilere sahip olmuştur.