English    Türkçe    فارسی   

3
4309-4318

  • زانک هر بادی مرا در می‌ربود ** باد می‌نربایدم ثقلم فزود
  • Evvelce her yel beni kapıp beni götürürdü, fakat şimdi ağırlaştım” beni yel kapamaz artık.
  • مر سفیهان را رباید هر هوا ** زانک نبودشان گرانی قوی 4310
  • Akılsız kişileri her türlü yel kapıp gider. Çünkü onların kuvvetleri sağlam değildir.
  • کشتی بی‌لنگر آمد مرد شر ** که ز باد کژ نیابد او حذر
  • Kötü ve hayırsız adam, lengersiz gemidir; ne demir atmıştır, ne bir yere bağlıdır; deli rüzgârlardan kurtulamaz ki.
  • لنگر عقلست عاقل را امان ** لنگری در یوزه کن از عاقلان
  • Akıllıya emniyet ve huzur veren akıl lengeridir… Akıllılardan bir lenger dilen!
  • او مددهای خرد چون در ربود ** از خزینه در آن دریای جود
  • İnsan, o cömertlik denizinin inci hazinesinden akıl, fikir kazanırsa
  • زین چنین امداد دل پر فن شود ** بجهد از دل چشم هم روشن شود
  • Bunların yardımıyla gönlü marifetler elde eder, gönüllükten çıkar, yücelir… Gözleri de nurlanır.
  • زانک نور از دل برین دیده نشست ** تا چو دل شد دیده‌ی تو عاطلست 4315
  • Çünkü nur, gönülden doğar da bu göze vurur. Gönül olmasa gözün hiç bir şey göremez.
  • دل چو بر انوار عقلی نیز زد ** زان نصیبی هم بدو دیده دهد
  • Gönül, akıl nurlarıyla nurlanırsa o nurlardan göze de bir pay verir.
  • پس بدان کاب مبارک ز آسمان ** وحی دلها باشد و صدق بیان
  • Bil ki gökten inen mübarek su, gönüllere gelen vahiydir, dillere gelen doğru sözlülüktür.
  • ما چو آن کره هم آب جو خوریم ** سوی آن وسواس طاعن ننگریم
  • Biz de tay gibi ırmaktan su içelim de bizi kınayan vesveseciye bakmayalım, aldırış etmeyelim.