English    Türkçe    فارسی   

3
648-657

  • فرصت آن پشه راندن هم نبود ** از نهیب حمله‌ی گرگ عنود
  • İnatçı kurdun saldırması korkusuyla sivrisinekleri kovmaya da mecalleri yoktu.
  • تا نباید گرگ آسیبی زند ** روستایی ریش خواجه بر کند
  • Kurt gelir de sürüye bir ziyan verirse köylü şehirlinin saçını, sakalını yolardı.
  • این چنین دندان‌کنان تا نیمشب ** جانشان از ناف می‌آمد به لب 650
  • Dertleri aşırı bir derecede, yürekleri ağızlarına gelmiş bir hâlde beklerken,
  • ناگهان تمثال گرگ هشته‌ای ** سر بر آورد از فراز پشته‌ای
  • Ansızın bir tepeden saldırıp gelmekte olan bir kurt karaltısı göründü.
  • تیر را بگشاد آن خواجه ز شست ** زد بر آن حیوان که تا افتاد پست
  • Şehirli, yayını kurup bir ok attı, hayvanı vurdu, tepeden aşağı düşürdü.
  • اندر افتادن ز حیوان باد جست ** روستایی های کرد و کوفت دست
  • Hayvan düşerken bir yellendi. Köylü, duyup eyvah dedi, ellerini dizlerine vurdu.
  • ناجوامردا که خرکره‌ی منست ** گفت نه این گرگ چون آهرمنست
  • “Be hey mürüvvetsiz, eşeğimin sıpasını vurdun” dedi. Şehirli, “Yok canım, dev gibi kurt.
  • اندرو اشکال گرگی ظاهرست ** شکل او از گرگی او مخبرست 655
  • Karaltısına baksana, kurdun ta kendisi. Şeklinden de kurt olduğu anlaşılıp duruyor” dediyse de,
  • گفت نه بادی که جست از فرج وی ** می‌شناسم همچنانک آبی ز می
  • Köylü, “Hayır. Yellendi ya... Tanıdım ben. Onun yellenmesini suyu şaraptan nasıl ayırt edersem öyle ayırt eder, anlarım.
  • کشته‌ای خرکره‌ام را در ریاض ** که مبادت بسط هرگز ز انقباض
  • Çayırlıkta benim sıpamı vurdun, öldürdün. Dilerim, neşe yüzü görmeyesin” dedi.