English    Türkçe    فارسی   

3
66-75

  • گوش را بندد طمع از استماع ** چشم را بندد غرض از اطلاع
  • Tamah, kulağa bir şey duyurmaz. Garez, gözü kapar adama bir şey anlatmaz.
  • همچنانک آن جنین را طمع خون ** کان غذای اوست در اوطان دون
  • Nitekim o ana karnındaki çocuk da kana tamah ettiğinden, o aşağılık yurtlara kan, onun gıdası olduğundan.
  • از حدیث این جهان محجوب کرد ** غیر خون او می‌نداند چاشت خورد
  • Tamah ona bu âleme sözü duyurmaz. Bedendeki kanı, gönlüne sevdirir.
  • قصه‌ی خورندگان پیل‌بچه از حرص و ترک نصیحت ناصح
  • Hırslarından fil yavrularını yiyenler ve yemeyin diyenin öğüdünü dinlemeyenler
  • آن شنیدی تو که در هندوستان ** دید دانایی گروهی دوستان
  • Bilmem işittin mi? Akıllı, bir adam, Hindistan’ da dostlarından iki üç kişinin
  • گرسنه مانده شده بی‌برگ و عور ** می‌رسیدند از سفر از راه دور 70
  • Uzak bir seferden geldiklerini, aç ve çıplak bir halde bulunduklarını gördü.
  • مهر داناییش جوشید و بگفت ** خوش سلامیشان و چون گلبن شکفت
  • Bilgiden doğma merhameti coşup “ Hoş geldiniz” dedi, güller gibi açıldı.
  • گفت دانم کز تجوع وز خلا ** جمع آمد رنجتان زین کربلا
  • “Biliyorum… Karnınız bomboş, pek açsınız. Açlıktan âdeta Kerbelâ’ya düşmüşsünüz, bu yüzden bütün mihnetlere uğramışsınız.
  • لیک الله الله ای قوم جلیل ** تا نباشد خوردتان فرزند پیل
  • Fakat dostlar, aman Allah için olsun sakın fil yavrusu yemeyin.
  • پیل هست این سو که اکنون می‌روید ** پیل‌زاده مشکرید و بشنوید
  • Şimdi gideceğiniz yolda filler vardır… Benim öğüdümü can-ü gönülden dinleyin.
  • پیل‌بچگانند اندر راهتان ** صید ایشان هست بس دلخواهتان 75
  • Yolunuzdaki fil yavrularını avlamak istersiniz. Bu gönlünüze pek hoş gelir.