English    Türkçe    فارسی   

4
1071-1080

  • این عصا را ای پسر تنها مبین ** که عصا بی‌کف حق نبود چنین
  • Oğul, yalnız bu asâyı görme... Allah elinde olmasa asâ, bu işleri yapamaz!
  • موج طوفان هم عصا بد کو ز درد ** طنطنه‌ی جادوپرستان را بخورد
  • Tufan dalgası da asâ kesildi... o dertte büyücülere tapanların şatafatlarını sömürüp yedi!
  • گر عصاهای خدا را بشمرم ** زرق این فرعونیان را بر درم
  • Allah asâlarını saymaya kalkışsam şu Firavuna mensup olanların hilelerini yutarım ya...
  • لیک زین شیرین گیای زهرمند ** ترک کن تا چند روزی می‌چرند
  • Fakat bırak, bu zehirli tatlı otu birkaç günceğiz otlasınlar hele!
  • گر نباشد جاه فرعون و سری ** از کجا یابد جهنم پروری 1075
  • Firavun ’un mesnedi ve başlık, başbuğluk, olmasaydı cehennem nereden beslenecekti ki?
  • فربهش کن آنگهش کش ای قصاب ** زانک بی‌برگ‌اند در دوزخ کلاب
  • A kasap, önce semirt de sonra kes... Çünkü cehennemdeki köpekler azıksız!
  • گر نبودی خصم و دشمن در جهان ** پس بمردی خشم اندر مردمان
  • Dünyada düşmanlar olmasaydı halktaki kızgınlık yatışır, geçer giderdi!
  • دوزخ آن خشمست خصمی بایدش ** تا زید ور نی رحیمی بکشدش
  • Cehennem dediğin o kızgınlıktır... Düşmanlık gerek ki yaşasın. Yoksa merhamet, onu söndürüverirdi!
  • پس بماندی لطف بی‌قهر و بدی ** پس کمال پادشاهی کی بدی
  • O vakit kahırsız ve kötülüksüz lütuf kalırdı; bu takdirde padişahlığın kemâli nasıl zahir olurdu ki?
  • ریش‌خندی کرده‌اند آن منکران ** بر مثلها و بیان ذاکران 1080
  • O münkirler, öğütçülerin sözlerine, getirdikleri misallere aldırış etmediler, onların sakallarına güldüler!