English    Türkçe    فارسی   

4
1166-1175

  • بعد سالی چند بهر رزق و کشت ** شاعر از فقر و عوز محتاج گشت
  • Birkaç yıl sonra şair, yine yok yoksun bir hale düştü, muhtaç oldu... rızıklanmak, ekin parası bulmak ümidiyle,
  • گفت وقت فقر و تنگی دو دست ** جست و جوی آزموده بهترست
  • Dedi ki: Yokluk ve darlık zamanında sınanmış şeyi aramak, ona başvurmak daha iyi...
  • درگهی را که آزمودم در کرم ** حاجت نو را بدان جانب برم
  • Kerem ve ihsanda sınadığın kapıya gideyim de yine ihtiyacımı arz edeyim.
  • معنی الله گفت آن سیبویه ** یولهون فی الحوائج هم لدیه
  • Sibeveyh, Allah sözünün manasını anlatırken “Halk, hacet zamanında ona sığınır...
  • گفت الهنا فی حوائجنا الیک ** والتمسناها وجدناها لدیک 1170
  • İhtiyaçlarımızı sana arz eder, sana sığınırız... Hacetlerimizi senden diler, sen de buluruz demektir” dedi.
  • صد هزاران عاقل اندر وقت درد ** جمله نالان پیش آن دیان فرد
  • Binlerce akıllı kişi, dert ve ihtiyaç zamanında umumiyetle o tek Allah’ın huzurunda ağlar, inler.
  • هیچ دیوانه‌ی فلیوی این کند ** بر بخیلی عاجزی کدیه تند
  • Hiçbir aklı eksik ve deli yoktur ki acizliğini varsın da bir nekese arz etsin!
  • گر ندیدندی هزاران بار بیش ** عاقلان کی جان کشیدندیش پیش
  • Akıllılar, binlerce defa ihtiyaçlarının giderildiğini görmeselerdi hiç o tapıya canla başla giderler miydi?
  • بلک جمله‌ی ماهیان در موجها ** جمله‌ی پرندگان بر اوجها
  • Hatta deniz dalgaları arasındaki bütün balıklar, yücelerde uçan bütün kuşlar bile...
  • پیل و گرگ و حیدر اشکار نیز ** اژدهای زفت و مور و مار نیز 1175
  • Fil, kurt, avlanan aslan, koca ejderha, karınca, yılan...