English    Türkçe    فارسی   

4
1258-1267

  • عقل جزوی را وزیر خود مگیر ** عقل کل را ساز ای سلطان وزیر
  • Cüz’i aklı kendine vezir yapma. Aklı küllü vezir yap padişahım.
  • مر هوا را تو وزیر خود مساز ** که برآید جان پاکت از نماز
  • Heva ve hevesini kendine vezir yapma da pak canın namazdan, niyazdan kalmasın.
  • کین هوا پر حرص و حالی‌بین بود ** عقل را اندیشه یوم دین بود 1260
  • Çünkü bu heva ve heves, hırslarla doludur ve içinde bulunduğu hali görür... Aklın düşüncesiyse din gününün düşüncesidir.
  • عقل را دو دیده در پایان کار ** بهر آن گل می‌کشد او رنج خار
  • Aklın gözleri işin sonunu gözetir... Akıl, bir gül için diken zahmetini çeker durur!
  • که نفرساید نریزد در خزان ** باد هر خرطوم اخشم دور از آن
  • Fakat o gül, öyle bir güldür ki ne solar, ne de güzün dökülür... Koku almayan her kötü kişinin burnu ondan uzak olsun!
  • نشستن دیو بر مقام سلیمان علیه‌السلام و تشبه کردن او به کارهای سلیمان علیه‌السلام و فرق ظاهر میان هر دو سلیمان و دیو خویشتن را سلیمان بن داود نام کردن
  • Devin, Süleyman aleyhisselâm’ın makamına geçip oturması ve Süleyman aleyhisselâm işlerine benzer işler yapması, her ikisi arasında görünüp duran fark ve devin, kendisine Davut oğlu Süleyman adını takması
  • ورچه عقلت هست با عقل دگر ** یار باش و مشورت کن ای پدر
  • Aklın varsa başka bir akılla dost ol, görüş, danış!
  • با دو عقل از بس بلاها وا رهی ** پای خود بر اوج گردونها نهی
  • İki akılla birçok belâlardan kurtulur, ayağını göklerin ta yücesine korsun!
  • دیو گر خود را سلیمان نام کرد ** ملک برد و مملکت را رام کرد 1265
  • Dev kendine Süleyman adını taktı, devleti elde etti, ülkeyi hükmüne aldı.
  • صورت کار سلیمان دیده بود ** صورت اندر سر دیوی می‌نمود
  • Süleyman’ın yaptığı işleri görmüştü, onun gibi hareket ediyordu... Fakat iç yüzden yine devliği suratına vurmakta, devliği görünüp durmaktaydı!
  • خلق گفتند این سلیمان بی‌صفاست ** از سلیمان تا سلیمان فرقهاست
  • Halk, bu Süleyman’da o nur o temizlik yok; Süleyman’dan Süleyman’a ne farklar var.