English    Türkçe    فارسی   

4
1311-1320

  • جان که او دنباله‌ی زاغان پرد ** زاغ او را سوی گورستان برد
  • Karga, ardınca uçan canı nihayet mezarlığa götürür!
  • هین مدو اندر پی نفس چو زاغ ** کو به گورستان برد نه سوی باغ
  • Kendine gel de kargaya benzeyen nefsin ardından koşma... Çünkü o, seni mezarlığa götürür, bağa, bahçeye değil!
  • گر روی رو در پی عنقای دل ** سوی قاف و مسجد اقصای دل
  • Eğer gideceksen gönül ankasının ardından git... Kafdağına, gönül Mescid-i Aksâ’sına var!
  • نوگیاهی هر دم ز سودای تو ** می‌دمد در مسجد اقصای تو
  • Sevdanla her an, senin Mescid-i Aksa’nda yeni bir ot yeni bir kök bitmede!
  • تو سلیمان‌وار داد او بده ** پی بر از وی پای رد بر وی منه 1315
  • Süleyman gibi sen de onlara dikkat et... Onları izle, onların üstüne ret ayağını koyma!
  • زانک حال این زمین با ثبات ** باز گوید با تو انواع نبات
  • Çünkü bu durup duran yeryüzünün halini sana çeşit çeşit otlar anlatır.
  • در زمین گر نیشکر ور خود نیست ** ترجمان هر زمین نبت ویست
  • Yerde şeker kamışı mı bitmiş, yoksa alelâde kamış mı? Her biten ot, bittiği yerin halini, kabiliyetini bildirir!
  • پس زمین دل که نبتش فکر بود ** فکرها اسرار دل را وا نمود
  • Gönülden de fikirler biter, gönlün nebatatı da fikirlerdir. Bu fikirler de gönüldeki sırları gösterir.
  • گر سخن‌کش یابم اندر انجمن ** صد هزاران گل برویم چون چمن
  • Mecliste bana söz söyletecek adam bulsam çimenlik gibi yüz binlerce gül bitiririm.
  • ور سخن‌کش یابم آن دم زن به مزد ** می‌گریزد نکته‌ها از دل چو دزد 1320
  • Fakat söz söylerken de nefes öldüren bir pezevenk olsa gönüldeki nükteler hırsız gibi kaçar.