English    Türkçe    فارسی   

4
1425-1434

  • عقلها آن سو فرستاده عقول ** مانده این سو که نه معشوقست گول 1425
  • Akıllılar akıllarını o tarafa göndermişlerdir. Yalnız sevgili olmayan ahmak, bu tarafta kalmıştır!
  • زین سر از حیرت گر این عقلت رود ** هر سو مویت سر و عقلی شود
  • Hayretle şu baştan aklın gitti mi başındaki her saç, bir baş, bir akıl kesilir!
  • نیست آن سو رنج فکرت بر دماغ ** که دماغ و عقل روید دشت و باغ
  • O tarafta akla, beyne düşünce zahmeti yoktur... Çünkü orada her ova, her bahçe akıl ve beyin bitirir!
  • سوی دشت از دشت نکته بشنوی ** سوی باغ آیی شود نخلت روی
  • Bu ovadan geçer, o taraftaki ovaya gelirsen nükteler duyarsın... Oradaki bağlara, bahçelere gelirsen hurma fidanın sulanır, yeşerir!
  • اندرین ره ترک کن طاق و طرنب ** تا قلاوزت نجنبد تو مجنب
  • Bu yoldaki köşkü, sayvanı, şöhreti şanı terk et... Kılavuzun hareket etmedikçe hareket etme!
  • هر که او بی سر بجنبد دم بود ** جنبشش چون جنبش کزدم بود 1430
  • Başsız hareket eden, kuyruk olur... Böyle adamın hareketi akrebin hareketine benzer!
  • کژرو و شب کور و زشت و زهرناک ** پیشه‌ی او خستن اجسام پاک
  • Eğri gider, geceleri görmez, çirkindir, zehirlidir... İşi gücü, temiz bedenleri dalamak, sokmaktır!
  • سر بکوب آن را که سرش این بود ** خلق و خوی مستمرش این بود
  • Başını ez onun... Huyu hep budur, ahlâkı hep bu... Bu huyundan vazgeçmez o!
  • خود صلاح اوست آن سر کوفتن ** تا رهد جان‌ریزه‌اش زان شوم‌تن
  • Onun için en iyi şey, başının ezilmesidir... Çünkü bu suretle can kırıntısı da o kötü tenden kurtulmuş olur!
  • واستان آن دست دیوانه سلاح ** تا ز تو راضی شود عدل و صلاح
  • Delinin elinden silâhı al da adalet ve sulh, senden razı olsun!