English    Türkçe    فارسی   

4
1602-1611

  • مر خبث را گو که آن خوبیت کو ** بر طبق آن ذوق و آن نغزی و بو
  • Pisliğe nerede senin o güzelliğin... Nerede senin tabaklarda o hoş görünüşün, yerken senden duyulan o zevk, o lezzet, de!
  • گوید او آن دانه بد من دام آن ** چون شدی تو صید شد دانه نهان
  • O sana der ki: o taneydi... Ben de onun tuzağıydım... Sen avlanınca o tane gizlendi!
  • بس انامل رشک استادان شده ** در صناعت عاقبت لرزان شده
  • Nice parmaklar vardır ki üstatlar bile onları kıskanır ama sonunda iş işlerken tirtir titrer!
  • نرگس چشم خمار هم‌چو جان ** آخر اعمش بین و آب از وی چکان 1605
  • Can gibi güzel baygın gözler, nihayet görmez olur, onlardan su damlamaya başlar!
  • حیدری کاندر صف شیران رود ** آخر او مغلوب موشی می‌شود
  • Aslanların safında giden aslan gibi yiğit er, sonunda bir fareye mağlûp olur!
  • طبع تیز دوربین محترف ** چون خر پیرش ببین آخر خرف
  • Sanat sahibi ve çevik istidatlı kişiye sonunda bak! İhtiyar eşeğe döner, bunar gider!
  • زلف جعد مشکبار عقل‌بر ** آخرا چون دم زشت خنگ خر
  • Akıllılar alan siyah ve miskler saçan kıvırcık saçlar, nihayet boz eşeğin çirkin kuyruğuna döner!
  • خوش ببین کونش ز اول باگشاد ** وآخر آن رسواییش بین و فساد
  • Önce açıla saçıla oluşuna güzelce bir gör, sonunda da bozuluşunu, rüsvay oluşunu seyret!
  • زانک او بنمود پیدا دام را ** پیش تو بر کند سبلت خام را 1610
  • Önce sana tuzağını apaçık gösteren şey, sonunda ona kapılan hamların bıyığını, sakalını yoldu!
  • پس مگو دنیا به تزویرم فریفت ** ورنه عقل من ز دامش می‌گریخت
  • Artık dünya, beni hileleriyle aldattı... Yoksa aklım, onun tuzağından kaçardı elbet deme!