English    Türkçe    فارسی   

4
1675-1684

  • سحر رفت و معجزه‌ی موسی گذشت ** هر دو را از بام بود افتاد طشت 1675
  • Büyü de geçti gitti, Musa’nın mucizesi de... Her ikisinin de varlık damından leğenleri düştü!
  • بانگ طشت سحر جز لعنت چه ماند ** بانگ طشت دین به جز رفعت چه ماند
  • Büyü leğeninin sesinden yalnız lanet kaldı; din leğeninin sesinden de yalnız yücelik!
  • چون محک پنهان شدست از مرد و زن ** در صف آ ای قلب و اکنون لاف زن
  • Mihenk taşı, erkekte de yok, kadında da... O gizli kalmış; artık ey kalp, gel, safa karış da lâf et, tam sırası!
  • وقت لافستت محک چون غایبست ** می‌برندت از عزیزی دست دست
  • Lâfın tam zamanı şimdi... Çünkü mihenk yok ortada, artık seni yüce tutarlar, elden ele gezersin ey kalp!
  • قلب می‌گوید ز نخوت هر دمم ** ای زر خالص من از تو کی کمم
  • Kalp her an gururlanır da der ki ben daima senin gibiyim a altın... ne vakit senden aşağıyım ki?
  • زر همی‌گوید بلی ای خواجه‌تاش ** لیک می‌آید محک آماده باش 1680
  • Altında evet ey kapı yoldaşı, der... Fakat mihenk geliyor hazırlan hele!
  • مرگ تن هدیه‌ست بر اصحاب راز ** زر خالص را چه نقصانست گاز
  • Bedenin ölümü, sır ehli için bir hediyedir... Halis altına makastan ne noksan gelir ki?
  • قلب اگر در خویش آخربین بدی ** آن سیه که آخر شد او اول شدی
  • Kalp, eğer sonuna baksaydı sonradan kararacağına önceden kararırdı:
  • چون شدی اول سیه اندر لقا ** دور بودی از نفاق و از شقا
  • Önceden kararınca da nifaktan, kötülükten uzak kalırdı.
  • کیمیای فضل را طالب بدی ** عقل او بر زرق او غالب بدی
  • Fazilet ve ihsan kimyasını isteseydi aklı, hilesinden üstün olurdu.