English    Türkçe    فارسی   

4
1728-1737

  • اندر آن رقعه ثنای شاه گفت ** گوهر جود و سخای شاه سفت
  • Mektupta padişahı övdü... Onun cömertlik incilerini deldi!
  • کای ز بحر و ابر افزون کف تو ** در قضای حاجت حاجات‌جو
  • “Ey avucu, hacetler isteyeni hacetini vermede denizden de cömert olan, buluttan da cömert olan!
  • زانک ابر آنچ دهد گریان دهد ** کف تو خندان پیاپی خوان نهد 1730
  • Çünkü bulut verir ama ağlaya ağlaya verir... Hâlbuki senin elin, gülerek biteviye sofralar yayar” dedi.
  • ظاهر رقعه اگر چه مدح بود ** بوی خشم از مدح اثرها می‌نمود
  • Mektubun zahiri medihti ama o medihlerden kızgınlığının kokusu duyuluyordu.
  • زان همه کار تو بی‌نورست و زشت ** که تو دوری دور از نور سرشت
  • Senin işin de tıpkı onun işi gibi nursuz ve çirkin... Çünkü sen, yaradılış nurundan uzaksın, uzak!
  • رونق کار خسان کاسد شود ** هم‌چو میوه‌ی تازه زو فاسد شود
  • Bayağı kişilerin işi kesatlıdır... Taze meyve gibi o, çabucak bozulur, çürür!
  • رونق دنیا برآرد زو کساد ** زانک هست از عالم کون و فساد
  • Dünyanın parlaklığı ve revacı da ondan kesat bulur... Çünkü o, oluş ve bozulmuş âlemindendir.
  • خوش نگردد از مدیحی سینه‌ها ** چونک در مداح باشد کینه‌ها 1735
  • Methedende kin oldu mu onun karihasından doğan medihler, insana hoş gelmez!
  • ای دل از کین و کراهت پاک شو ** وانگهان الحمد خوان چالاک شو
  • Gönül, kinden, pislikten arın da sonra çevikçe hamd suresini oku!
  • بر زبان الحمد و اکراه درون ** از زبان تلبیس باشد یا فسون
  • Ağzınla hamd ediyorsun ama için bunu reddetmede... Dilindeki hamd, ya şeytanlıktır, ya efsun!