English    Türkçe    فارسی   

4
1744-1753

  • تن برهنه سر برهنه سوخته ** شکر را دزدیده یا آموخته
  • Bedenin çıplak, başın kabak, için yanmış... bu şükürleri, bir yerden mi çaldın, yoksa birisinden mi öğrendin?
  • کو نشان شکر و حمد میر تو ** بر سر و بر پای بی توفیر تو 1745
  • Nerede methettiğin emîrin şükür ve hamd nişaneleri? Onların, şu şerefsiz başında, ayağında görünmesi gerekti.
  • گر زبانت مدح آن شه می‌تند ** هفت اندامت شکایت می‌کند
  • Dilin, o padişahı methetmede ama yedi âzan da şikâyet edip duruyor.
  • در سخای آن شه و سلطان جود ** مر ترا کفشی و شلواری نبود
  • O cömertlik padişahını, o kerem sultanını övüyorsun ama bu övüşe karşılık ayağında bir ayakkabı, bacağında bir şalvar olmalıydı bari!
  • گفت من ایثار کردم آنچ داد ** میر تقصیری نکرد از افتقاد
  • Ben, dedi... Bütün verdiklerini dağıttım; emir ihsanda kusur etmedi hiç!
  • بستدم جمله عطاها از امیر ** بخش کردم بر یتیم و بر فقیر
  • Bütün ihsanlarını aldım, fakat hepsini yetimlere, yoksullara bağışladım.
  • مال دادم بستدم عمر دراز ** در جزا زیرا که بودم پاک‌باز 1750
  • Mal verdim, karşılığında uzun bir ömür aldım... Çünkü içim pek temizdir benim!
  • پس بگفتندش مبارک مال رفت ** چیست اندر باطنت این دود نفت
  • Bunun üzerine dediler ki: o kutlu mal gittiyse içindeki bu duman, bu hararet nedir ya?
  • صد کراهت در درون تو چو خار ** کی بود انده نشان ابتشار
  • İçinde diken gibi yüzlerce pislik var... Hiç keder, muştulanma nişanesi olur mu?
  • کو نشان عشق و ایثار و رضا ** گر درستست آنچ گفتی ما مضی
  • Söylediğin o geçmiş şeyler doğruysa nerede aşk, bağışlama ve razı olma nişanesi?