English    Türkçe    فارسی   

4
1770-1779

  • حمدشان چون حمد گلشن از بهار ** صد نشانی دارد و صد گیر و دار 1770
  • Onların hamd etmeleri, gül bahçesinin bahara hamd etmesi gibidir... Yüzlerce nişanesi, yüzlerce alâmeti ve eseri vardır!
  • بر بهارش چشمه و نخل و گیاه ** وآن گلستان و نگارستان گواه
  • Baharın geldiğine kaynak, fidan, çimen... O gül bahçesi, o elvan çiçekler şahittir.
  • شاهد شاهد هزاران هر طرف ** در گواهی هم‌چو گوهر بر صدف
  • Güzelin her tarafta binlerce şahidi vardır... Sedefteki incinin oluşuna şahadet edenler gibi.
  • بوی سر بد بیاید از دمت ** وز سر و رو تابد ای لافی غمت
  • Hâlbuki senin nefesinden kötü sırrın kokusu gelmede... Ey lâfazan, derdin başından, yüzünden parlayıp görünmede!
  • بوشناسانند حاذق در مصاف ** تو به جلدی های هو کم کن گزاف
  • Âlem meydanında kokudan anlayan maharet sahipleri var... öyle ataklık edip pek hayhuy etmeye kalkışma!
  • تو ملاف از مشک کان بوی پیاز ** از دم تو می‌کند مکشوف راز 1775
  • Misten bahsetme... Ağzından soğan kokusu gelmede, sırrını açığa vurmada!
  • گل‌شکر خوردم همی‌گویی و بوی ** می‌زند از سیر که یافه مگوی
  • Sen daima gülbeşeker yedim diyorsun ama nefesinden gelip duran sarımsak kokusu, yavelenme be demekte!
  • هست دل ماننده‌ی خانه‌ی کلان ** خانه‌ی دل را نهان همسایگان
  • Gönül, büyük ve geniş bir eve benzer... Gönül evinin gizli komşuları vardır.
  • از شکاف روزن و دیوارها ** مطلع گردند بر اسرار ما
  • Pencereden, duvardaki delikten görüp gözetir, sırları anlarlar!
  • از شکافی که ندارد هیچ وهم ** صاحب خانه و ندارد هیچ سهم
  • Ev sahibinin sezinlemediği, hiç bilmediği bir yarıktan, bir delikten onlar, her şeyi görürler.