English    Türkçe    فارسی   

4
1804-1813

  • بوی خوش آمد مر او را ناگهان ** در سواد ری ز سوی خارقان
  • Ansızın ona Rey civarında Harkan tarafından bir kokudur geldi.
  • هم بدانجا ناله‌ی مشتاق کرد ** بوی را از باد استنشاق کرد 1805
  • Orada iştiyaklı bir feryat çekti, rüzgârdan koku aldı.
  • بوی خوش را عاشقانه می‌کشید ** جان او از باد باده می‌چشید
  • Âşıkçasına bir kokladı; âdeta ruhu rüzgârdan bir şarap tatmaktaydı.
  • کوزه‌ای کو از یخابه پر بود ** چون عرق بر ظاهرش پیدا شود
  • Buzlu suyla dolu olan bir testinin dışında ter gibi sular peydahlanır.
  • آن ز سردی هوا آبی شدست ** از درون کوزه نم بیرون نجست
  • O, havanın soğukluğundan meydana gelir... Yoksa testinin içinden dışarı su sızmaz!
  • باد بوی‌آور مر او را آب گشت ** آب هم او را شراب ناب گشت
  • Koku getiren rüzgâr, onu su haline getirmiştir... İşte onun gibi su da Bayezid’e halis şarap haline gelmişti!
  • چون درو آثار مستی شد پدید ** یک مرید او را از آن دم بر رسید 1810
  • Bayezid’de sarhoşluk eseri görününce bir müridi ona gelip
  • پس بپرسیدش که این احوال خوش ** که برونست از حجاب پنج و شش
  • Sordu: “Beş duyguyla altı cihetten dışarı olan şu hoş hal nedir?
  • گاه سرخ و گاه زرد و گه سپید ** می‌شود رویت چه حالست و نوید
  • Yüzün gâh kızarmakta, gâh ağarmakta... Bu ne hal, bu ne müjde?
  • می‌کشی بوی و به ظاهر نیست گل ** بی‌شک از غیبست و از گلزار کل
  • Koklayıp duruyorsun ama görünürde gül yok, şüphesiz bu, gayb âleminden, hakikî güllerin açtığı gül bahçesinden.