English    Türkçe    فارسی   

4
2198-2207

  • مرده‌ی آن عاقل آید او تمام ** تا برآید از نشیب خود به بام
  • O akıllıya karşı tam bir ölü hale gelsin de kendisini aşağılık yerden dama yüceltsin!
  • عقل کامل نیست خود را مرده کن ** در پناه عاقلی زنده‌سخن
  • Tam aklın yoksa kendini ölü hale getir... Sözü diri bir akıllıya sığın.
  • زنده نی تا همدم عیسی بود ** مرده نی تا دمگه عیسی شود 2200
  • Böyle olmayan adam diri değildir ki İsa’ya hemdem olsun... Ölü değildir ki İsa’nın ölüleri dirilten nefesine mazhar olsun.
  • جان کورش گام هر سو می‌نهد ** عاقبت نجهد ولی بر می‌جهد
  • Kör canı her yana adım atar, sıçrar durur ama bir türlü kurtulamaz.
  • قصه‌ی آن آبگیر و صیادان و آن سه ماهی یکی عاقل و یکی نیم عاقل وان دگر مغرور و ابله مغفل لاشی و عاقبت هر سه
  • Gölcük, gölcükte balık avlayanlar, birisi akıllı, öbürü yarı akıllı, üçüncüsü de mağrur, aptal, gafil ve değersiz üç balıkla akıbetleri
  • قصه‌ی آن آبگیرست ای عنود ** که درو سه ماهی اشگرف بود
  • A inatçı, bu, içinde üç büyük balık bulunan gölcüğün hikâyesine benzer.
  • در کلیله خوانده باشی لیک آن ** قشر قصه باشد و این مغز جان
  • “Kelile” de okumuşsundur ama o kabuktan ibarettir, bu anlatışımızsa canın ta içidir.
  • چند صیادی سوی آن آبگیر ** برگذشتند و بدیدند آن ضمیر
  • Birkaç balıkçı, o gölcüğün yanından geçtiler, o balıkları gördüler.
  • پس شتابیدند تا دام آورند ** ماهیان واقف شدند و هوشمند 2205
  • Derhal koşup ağ getirmeye gittiler. Balıklar bunu anladılar...
  • آنک عاقل بود عزم راه کرد ** عزم راه مشکل ناخواه کرد
  • İçlerinden akıllı olan yola düştü; hiç de gidilmesi istenmeyen o güç yola yürüdü.
  • گفت با اینها ندارم مشورت ** که یقین سستم کنند از مقدرت
  • Bunlarla danışmayayım dedi türlü, türlü fikirlerde bulunur, azmimi gevşetirler.