English    Türkçe    فارسی   

4
2283-2292

  • او همی‌گفت از شکنجه وز بلا ** هم‌چو جان کافران قالوا بلی
  • O da, o işkencenin, o belânın içinde kâfirlerin canları gibi “Evet, geldi” demekteydi.
  • باز می‌گفت او که گر این بار من ** وا رهم زین محنت گردن‌شکن
  • Sonra da eğer bu sefer, şu boynumu kıran mihnetten kurtulursam,
  • من نسازم جز به دریایی وطن ** آبگیری را نسازم من سکن 2285
  • 2285.Denizden başka yerde yurt tutmam... Bir gölcükte oturmam artık.
  • آب بی‌حد جویم و آمن شوم ** تا ابد در امن و صحت می‌روم
  • Uçsuz bucaksız bir su ararım da emin olayım... Ebediyen emniyet ve sıhhat içinde ömür süreyim diyordu!
  • بیان آنک عهد کردن احمق وقت گرفتاری و ندم هیچ وفایی ندارد کی لو ردوالعادوا لما نهوا عنه و انهم لکاذبون صبح کاذب وفا ندارد
  • Ahmağın, bir belâya uğrayınca nadim olup ahdetmesinde bir vefa yoktur. ”Onlar tekrar dünyaya döndürülseler yapmayın diye nehyolundukları şeyleri yapmaya başlarlardı yine. Onlar yalancılardır.” suphukâzibin vefası olamaz!
  • عقل می‌گفتش حماقت با توست ** با حماقت عقل را آید شکست
  • Akıl, ona diyordu k: Ahmaklık, seninle değil mi? Ahmaklıkla ahde vefa edilmez.
  • عقل را باشد وفای عهدها ** تو نداری عقل رو ای خربها
  • Ahitlerde vefa etmek, akılla olur... Sense aklın yok a eşek değerli!
  • عقل را یاد آید از پیمان خود ** پرده‌ی نسیان بدراند خرد
  • Akıl, ahdini hatırlar... Akıl, unutkanlık perdesini yırtar.
  • چونک عقلت نیست نسیان میر تست ** دشمن و باطل کن تدبیر تست 2290
  • Aklın olmadı mı unutkanlık, sana hâkim olur... Sana düşmanlık eder, tedbirini bozar.
  • از کمی عقل پروانه‌ی خسیس ** یاد نارد ز آتش و سوز و حسیس
  • Aşağılık pervane, aklının azlığından kendini ateşe vurur... Ateş, ateşin yakıcılığı, ateşin sesi, aklına bile gelmez.
  • چونک پرش سوخت توبه می‌کند ** آز و نسیانش بر آتش می‌زند
  • Fakat kanadı yandı mı tövbe eder ama hırsı ve unutkanlığı yine onu ateşe atar.