English    Türkçe    فارسی   

4
2363-2372

  • غفلت و کفرست مایه‌ی جادوی ** مشعله‌ی دینست جان موسوی
  • Büyücülüğün temeli gaflettir, kâfirliktir... Hâlbuki Musa’nın canı, din meşalesidir.
  • من به جادویان چه مانم ای وقیح ** کز دمم پر رشک می‌گردد مسیح
  • A çirkin, ben büyücülere benzer miyim? Nefesine Mesih bile haset etmededir benim.
  • من به جادویان چه مانم ای جنب ** که ز جانم نور می‌گیرد کتب 2365
  • A cenabet, benim nerem büyücülere benzer? Kitaplar, canımda nurlanır, ışıklanır.
  • چون تو با پر هوا بر می‌پری ** لاجرم بر من گمان آن می‌بری
  • Fakat sen heva ve heves kanadı ile uçtuğun için benim hakkımda şüpheye düşüyorsun.
  • هر کرا افعال دام و دد بود ** بر کریمانش گمان بد بود
  • Kim hilebazlarla canavarların işini işlerse elbette kerem sahipleri hakkında şüphelenir.
  • چون تو جزو عالمی هر چون بوی ** کل را بر وصف خود بینی سوی
  • Sen, bir âlemin cüzüsün... Ne olursan ol, mutlaka o âlemin külünü kendi sıfatlarında görürsün sen, azgın herif!
  • گر تو برگردی و بر گردد سرت ** خانه را گردنده بیند منظرت
  • Döndün de başın döndü mü gözüne ev de dönüyor görünür.
  • ور تو در کشتی روی بر یم روان ** ساحل یم را همی بینی دوان 2370
  • Gemiye binersin; gemi hareket etti mi deniz kıyısını yürüyor görürsün!
  • گر تو باشی تنگ‌دل از ملحمه ** تنگ بینی جمله دنیا را همه
  • Bir savaştan, bir çekişten canın daralırsa bütün dünyayı dar görürsün!
  • ور تو خوش باشی به کام دوستان ** این جهان بنمایدت چون گلستان
  • Dostların dilediği gibi hoşluğa erersen, gönlün hoş olursa bu âlem, sana gül bahçesi görünür.