English    Türkçe    فارسی   

4
2905-2914

  • چون نظر پس کرد تا بدو وجود ** ماجرا و آغاز هستی رو نمود 2905
  • Gözünü ardına çevirdi mi varlığın başladığı zamandan itibaren bütün macera ve âlemin yaradılışı gözüne görünür!
  • بحث املاک زمین با کبریا ** در خلیفه کردن بابای ما
  • Yer meleklerinin ululuk ıssı Tanrı ile babamızın halife olması hususunda bahse giriştiklerini duyar görür.
  • چون نظر در پیش افکند او بدید ** آنچ خواهد بود تا محشر پدید
  • Ön tarafa baktı mı mahşere kadar ne olacaksa onların da hepsi gözünün önünde canlanır.
  • پس ز پس می‌بیند او تا اصل اصل ** پیش می‌بیند عیان تا روز فصل
  • Şu halde arkaya bakınca aslın aslına kadar... önüne bakınca kıyamete kadar her şey gözüne apaçık görünür.
  • هر کسی اندازه‌ی روشن‌دلی ** غیب را بیند به قدر صیقلی
  • Herkes gönlünün aydınlığı ve cilâsı nispetinde gaybı görür.
  • هر که صیقل بیش کرد او بیش دید ** بیشتر آمد برو صورت پدید 2910
  • Kim gönlünü daha fazla cilâladı ise daha ziyade görür... ona daha fazla suretler görünür.
  • گر تو گویی کان صفا فضل خداست ** نیز این توفیق صیقل زان عطاست
  • Sen eğer bu arılık Tanrı lûtfu dersen gönlünü arıtmaya muvaffak oluş da onun vergisidir, onun lûtfundandır.
  • قدر همت باشد آن جهد و دعا ** لیس للانسان الا ما سعی
  • O çalışma da o dua da himmet miktarıncadır... “İnsan, ancak çalıştığını elde eder!”
  • واهب همت خداوندست و بس ** همت شاهی ندارد هیچ خس
  • Himmeti veren ancak Tanrıdır... hiçbir saman çöpü, padişahın himmetine sahip değildir.
  • نیست تخصیص خدا کس را به کار ** مانع طوع و مراد و اختیار
  • Tanrının bir adamı bir işe ayırması, bir işe koşması, dileği, isteği, ihtiyar ve iradeyi men etmek değildir ki!