English    Türkçe    فارسی   

4
3044-3053

  • از برای دفع تهمت در ولاد ** که نزادست از زنا و از فساد
  • Doğuşundaki zina ve fesat töhmetlerini reddetmek, zinadan doğmadığını anlatmak için dile gelir.
  • جنبشی بایست اندر اجتهاد ** تا که دوغ آن روغن از دل باز داد 3045
  • Çalışmada bir hareket gerek ki ayran, gönüldeki yağdan ayrılsın!
  • روغن اندر دوغ باشد چون عدم ** دوغ در هستی برآورده علم
  • Yağ, ayran içinde âdeta yok gibidir de ayran, varlık alemine bayrak dikmiştir.
  • آنک هستت می‌نماید هست پوست ** وآنک فانی می‌نماید اصل اوست
  • Sen de var olarak görünen deriden ibarettir... fâni görünen yok mu?Asıl var olan odur işte!
  • دوغ روغن ناگرفتست و کهن ** تا بنگزینی بنه خرجش مکن
  • Yağlanmamış, eskimemiş ayranın varsa dövüp yağını çıkarmadıkça sakın harcama!
  • هین بگردانش به دانش دست دست ** تا نماید آنچ پنهان کرده است
  • Hemen onu bilgiyle elden ele alarak döndüre dur da gizlendiğini meydana çıkarsın.
  • زآنک این فانی دلیل باقیست ** لابه‌ی مستان دلیل ساقیست 3050
  • Çünkü bu fâni olan şey, bakînin delilidir... nitekim sarhoşların yalvarmaları da sâkiye delildir!
  • مثال دیگر هم درین معنی
  • Buna dair başka bir misâl
  • هست بازیهای آن شیر علم ** مخبری از بادهای مکتتم
  • Bayraklardaki aslanların hareketi, gizli bir yelin varlığından haber verir.
  • گر نبودی جنبش آن بادها ** شیر مرده کی بجستی در هوا
  • Yeller esmeseydi ölü aslan havada nasıl olur da hareket ederdi?
  • زان شناسی باد را گر آن صباست ** یا دبورست این بیان آن خفاست
  • Aslanın hareketlerinden rüzgârın sabah yeli, yahut cenup rüzgârı olduğunu anlarsın... bu hareket, o gizli rüzgârı anlatır.