English    Türkçe    فارسی   

4
310-319

  • انبیا را امتحان کرده عدات ** تا شده ظاهر ازیشان معجزات 310
  • Düşmanlar, peygamberleri de sınadılar, sınadılar da onlardan mucizeler zuhur etti.
  • امتحان چشم خود کردم به نور ** ای که چشم بد ز چشمان تو دور
  • Gözümü, nurla sınadım, ey gözlerinden kötü gözler, uzak olasıca sevgili!
  • این جهان هم‌چون خرابست و تو گنج ** گر تفحص کردم از گنجت مرنج
  • Bu dünya bir viraneye benzer, sense definesin... Definede seni aradıysam incinme bana!
  • زان چنین بی‌خردگی کردم گزاف ** تا زنم با دشمنان هر بار لاف
  • Seni küstahça sınadım... Bu suretle düşmanlara da her zaman söyleyeyim;
  • تا زبانم چون ترا نامی نهد ** چشم ازین دیده گواهیها دهد
  • Dilim seni anınca gözüm de gördüğüne tanık olsun!
  • گر شدم در راه حرمت راه‌زن ** آمدم ای مه به شمشیر و کفن 315
  • Hürmet yolunu bulduysan ey ay yüzlü sevgili, işte boynumda kefen, elimde kılıç... Huzuruna geldim!
  • جز به دست خود مبرم پا و سر ** که ازین دستم نه از دست دگر
  • Ben bu eldenim başka elden değil... Lütfet, elimi ayağımı sen kes de beni, başkasına öldürtme!
  • از جدایی باز می‌رانی سخن ** هر چه خواهی کن ولیکن این مکن
  • Ayrılıktan dem vuruyorsun... Dilediğini yap, fakat beni kendinden ayırma, bunu yapma!
  • در سخن آباد این دم راه شد ** گفت امکان نیست چون بیگاه شد
  • Şimdi söz ülkesine yol aldık... Fakat vakit geçti, söylemeye imkân yok!
  • پوستها گفتیم و مغز آمد دفین ** گر بمانیم این نماند همچنین
  • İşin dış yüzünü söyledik, içyüzü örtülü kaldı... Sağ olursak böyle kalmaz, onu da söyleriz elbet!
  • رد کردن معشوقه عذر عاشق را و تلبیس او را در روی او مالیدن
  • Sevgilinin, âşığın özrünü reddetmesi ve hilesini yüzüne vurması