English    Türkçe    فارسی   

4
3434-3443

  • سبطیان زو آب صافی می‌خورند ** پیش قبطی خون شد آب از چشم‌بند
  • İsrail oğulları alınca duru su oluyor, içiyorlar... halbuki Kıpti’nin gözü bağlanmış, ona kan oluyor.
  • قبط اینک می‌مرند از تشنگی ** از پی ادبار خود یا بدرگی 3435
  • Kıpti kavmi işte buracıkta susuzluktan ölüp gidiyor. Bu, ya bahtsızlığından, ya kendi kötülüğünden!
  • بهر خود یک طاس را پر آب کن ** تا خورد از آبت این یار کهن
  • Kendin için bir tas su doldur da bu eski dost suyundan içsin senin!
  • چون برای خود کنی آن طاس پر ** خون نباشد آب باشد پاک و حر
  • Çünkü o, kendin için doldursan kan olmaz temiz ve duru su olur!
  • من طفیل تو بنوشم آب هم ** که طفیلی در تبع به جهد ز غم
  • Ben de sana tâbi olarak su içmiş olayım... tâbi olan kişi, tâbi olduğu kişinin lûtfuyle dertten kurtulur.
  • گفت ای جان و جهان خدمت کنم ** پاس دارم ای دو چشم روشنم
  • İsrail oğlu peki canım efendim dedi... sana bir hizmet edeyim, istediğini yapayım a gözümün nuru!
  • بر مراد تو روم شادی کنم ** بنده‌ی تو باشم آزادی کنم 3440
  • Senin muradına gideyim, seni sevindireyim... kulun, kölen olayım da hürlük edeyim!
  • طاس را از نیل او پر آب کرد ** بر دهان بنهاد و نیمی را بخورد
  • Tası Nil’den doldurdu, ağzına dayadı, yarısını içti.
  • طاس را کژ کرد سوی آب‌خواه ** که بخور تو هم شد آن خون سیاه
  • Sonra tası su isteyene doğru eğdi, sen de iç dedi... su derhal kara kan kesildi.
  • باز ازین سو کرد کژ خون آب شد ** قبطی اندر خشم و اندر تاب شد
  • Tekrar kendi tarafına eğdi, kan su oldu... Kıpti kızdı alevlendi.