English    Türkçe    فارسی   

4
3760-3769

  • بر مثال سنگ و آهن این تنه ** لیک هست او در صفت آتش‌زنه 3760
  • İnsanın bedeni ile ruhu taşla demire benzer. Fakat bu taşla demir, sıfat ve eser bakımından bir çakmaktır.
  • سنگ وآهن مولد ایجاد نار ** زاد آتش بر دو والد قهربار
  • Ateş, taşla demirden doğar... doğar da bu iki babaya kahırlar yağdırır!
  • باز آتش دستکار وصف تن ** هست قاهر بر تن او و شعله‌زن
  • Ateş, bedene ait bir sıfattır... fakat bedeni kahreder, alevler çıkarır!
  • باز در تن شعله ابراهیم‌وار ** که ازو مقهور گردد برج نار
  • Öyle olduğu halde yine bedende öyle bir ışık vardır ki ışık, İbrahim gibi ateş burcunu kahreder!
  • لاجرم گفت آن رسول ذو فنون ** رمز نحن الاخرون السابقون
  • Hâsılı o bilgili peygamber "Biz, ileri gidenlerin artta gelenleriyiz" remzini söyledi.
  • ظاهر این دو بسندانی زبون ** در صفت از کان آهنها فزون 3765
  • Görünüşte bu ikisi de bir örse zebundur ama sıfat ve tesir bakımından demir madenlerinden bile üstündür.
  • پس به صورت آدمی فرع جهان ** وز صفت اصل جهان این را بدان
  • İşte insan da görünüşte cihanın fer'i dir... fakat sıfat bakımından insanı, cihanın, aslı bil!
  • ظاهرش را پشه‌ای آرد به چرخ ** باطنش باشد محیط هفت چرخ
  • İnsan zâhiren bir sivri sineğin tesiriyle mustarip olur; fakat içyüzü, yedi kat göğü bile kaplamıştır.
  • چونک کرد الحاح بنمود اندکی ** هیبتی که که شود زومند کی
  • Peygamber, Cebrail'in asli suretiyle görünmesine ısrar edince Cebrail, birazcık göründü... fakat öyle heybetliydi ki dağ bile görse paramparça olurdu.
  • شهپری بگرفته شرق و غرب را ** از مهابت گشت بیهش مصطفی
  • Bir kanadı doğuydu, batıyı kaplayıverdi... Mustafa, görünce heybetinden kendinden geçti.