English    Türkçe    فارسی   

4
781-790

  • هین بیا بلقیس ورنه بد شود ** لشکرت خصمت شود مرتد شود
  • Belkıs, kendine gel, aklını başına topla... Yoksa fena olur. Askerin, sana düşman kesilir, senden döner!
  • پرده‌دار تو درت را بر کند ** جان تو با تو به جان خصمی کند
  • Perdecin, perdeni yırtar... Canın, canına düşmanlık eder!
  • جمله ذرات زمین و آسمان ** لشکر حق‌اند گاه امتحان
  • Yerdeki, gökteki zerrelerin hepsi, sınama çağında Allah askeridir.
  • باد را دیدی که با عادان چه کرد ** آب را دیدی که در طوفان چه کرد
  • Yerli gördün ya, Âd kavmine ne yaptı! Suyu gördün ya, tufanda neler etti!
  • آنچ بر فرعون زد آن بحر کین ** وآنچ با قارون نمودست این زمین 785
  • O kin denizi Firavuna ne işler açtı... Bu yeryüzü Karun’a ne işler gösterdi!
  • وآنچ آن بابیل با آن پیل کرد ** وآنچ پشه کله‌ی نمرود خورد
  • Ebabil kuşları, file neler etti... Sivrisinek, Nemrud’un başını nasıl yedi!
  • وآنک سنگ انداخت داودی بدست ** گشت شصد پاره و لشکر شکست
  • Davud, eliyle koca taşı kaldırıp atınca taş tam altı yüz parçaya bölündü, ordu da bozguna uğradı!
  • سنگ می‌بارید بر اعدای لوط ** تا که در آب سیه خوردند غوط
  • Lût’un düşmanlarına taş yağdı da nihayet kara su içinde dalga yutup boğuldular!
  • گر بگویم از جمادات جهان ** عاقلانه یاری پیغامبران
  • Âlemdeki cansız şeylerin akıllıca peygamberlere ettikleri yardımları söylemeye kalkışsam,
  • مثنوی چندان شود که چل شتر ** گر کشد عاجز شود از بار پر 790
  • Mesnevi o kadar büyük ki kırk deve bile âciz olur, çekemez!