English    Türkçe    فارسی   

5
1397-1406

  • گفت نی آن نار اصل عارهاست  ** هم‌چو این ناری که این زن را بکاست 
  • Tanrı hayır demiştir, o ateş, utançların aslıdır. Bu kadını öldüren şu ateş gibi.
  • لقمه اندازه نخورد از حرص خود  ** در گلو بگرفت لقمه مرگ بد 
  • Hırsından doyacak kadar yemek yemedi, daha fazla yemek istedi. Kötü ölüm lokması boğazına durdu.
  • لقمه اندازه خور ای مرد حریص  ** گرچه باشد لقمه حلوا و خبیص 
  • A haris adam doyacak kadar ye, hatta yemeğin helva ve palüze bile olsa.
  • حق تعالی داد میزان را زبان  ** هین ز قرآن سوره‌ی رحمن بخوان  1400
  • Tanrı, teraziye dil verdi. Aklını başına devşir de Kuran’dan Rahman suresini oku.
  • هین ز حرص خویش میزان را مهل  ** آز و حرص آمد ترا خصم مضل 
  • Kendine gel de hırsından teraziyi bırakma. Hırs ve tamah seni azdıran bir düşmandır.
  • حرص جوید کل بر آید او ز کل  ** حرص مپرست ای فجل ابن الفجل 
  • Hırs, hepsini ister fakat bütün lezzetlerden mahrum olur. A turp oğlu turp hırsa tapma.
  • آن کنیزک می‌شد و می‌گفت آه  ** کردی ای خاتون تو استا را به راه 
  • O halayıkcağız hem gidiyor, hem de ah diyordu; a kadın sen ustayı yola saldın.
  • کار بی‌استاد خواهی ساختن  ** جاهلانه جان بخواهی باختن 
  • Ustasız is yapmak istedin. Bilgisizlikle canınla oynamaya kalkıştın.
  • ای ز من دزدیده علمی ناتمام  ** ننگ آمد که بپرسی حال دام  1405
  • Benden bir bilgidir çaldın, çaldın ama tuzağın ahvalini sormaya arlandın.
  • هم بچیدی دانه مرغ از خرمنش  ** هم نیفتادی رسن در گردنش 
  • Kuş, hem harmanından tane toplamalıydı, hem de boynuna ip dolaşmamalıydı.