English    Türkçe    فارسی   

5
146-155

  • اقرضوا الله قرض ده زین برگ تن  ** تا بروید در عوض در دل چمن 
  • “Allah’ya borç verin.” Sen de bu ten ağzından borç ver de karşılığında gönlünde yeşillikler bitsin.
  • قرض ده کم کن ازین لقمه‌ی تنت  ** تا نماید وجه لا عین رات 
  • Borç ver de bu ten lokmasını azalt, bu suretle de “Gözlerin görmediği” yüz görünsün.
  • تن ز سرگین خویش چون خالی کند  ** پر ز مشک و در اجلالی کند 
  • Ten kendisini pislikten arıtırsa ululuk misk ve incileriyle dolar.
  • زین پلیدی بدهد و پاکی برد  ** از یطهرکم تن او بر خورد 
  • Böyle adam şu pislikten kurtulur, temizliğe ulaşır, bedeni, “Allah sizi, kirlerden temizlemeyi diler” sırrına ulaşır.
  • دیو می‌ترساندت که هین و هین  ** زین پشیمان گردی و گردی حزین  150
  • Fakat Şeytan, “Sakın sakın bundan pişman olur hüzne düşersin.
  • گر گدازی زین هوسها تو بدن  ** بس پشیمان و غمین خواهی شدن 
  • Bedeninden bu hevesleri giderir, bunları eritirsen çok pişman olur derde düşersin.
  • این بخور گرمست و داروی مزاج  ** وآن بیاشام از پی نفع و علاج 
  • Şunu ye hararet verir, mizaca devadır; şunu da faydalanmak için iç, ilaçtır.
  • هم بدین نیت که این تن مرکبست  ** آنچ خو کردست آنش اصوبست 
  • Hem de şu niyete düş. Bu beden binektir, neye alıştıysa vermek, daha doğru bir iştir.
  • هین مگردان خو که پیش آید خلل  ** در دماغ و دل بزاید صد علل 
  • Sakın açlığa alışma; sıhhatin bozulur, beyninde, kalbinde yüzlerce illet meydana gelir” der.
  • این چنین تهدیدها آن دیو دون  ** آرد و بر خلق خواند صد فسون  155
  • O alçak Şeytan, bu çeşit tehditlerle gelir, halka yüzlerce afsun okur.