English    Türkçe    فارسی   

5
2083-2092

  • آنچ خورد آن بیخ از زهر و ز قند  ** نک منادی می‌کند شاخ بلند 
  • Yücelmiş dal, o kökün zehirden, şekerden ne yediyse, yediklerini bağıra,bağıra ilan eder.
  • بیخ اگر بی‌برگ و از مایه تهیست  ** برگهای سبز اندر شاخ چیست 
  • Kökte bir maya bir sermaye yoksa daldaki bu yeşil yapraklar nedir?
  • بر زبان بیخ گل مهری نهد  ** شاخ دست و پا گواهی می‌دهد  2085
  • Toprak, kökün ağzını mühürlese bile el ve ayak dalları tanıklık verir.
  • آن امینان جمله در عذر آمدند  ** هم‌چو سایه پیش مه ساجد شدند 
  • O emin adamlar, hep birden gölge gibi Padişahın huzurunda secde edip özür getirdiler.
  • عذر آن گرمی و لاف و ما و من  ** پیش شه رفتند با تیغ و کفن 
  • O kızgınlığın, o benlik davasının mazur görülmesini niyaz etmek için huzura kılıç ve kefenle gittiler.
  • از خجالت جمله انگشتان گزان  ** هر یکی می‌گفت کای شاه جهان 
  • Utançlarından her biri parmaklarını ısırıyorlardı. Her biri cihan padişahı diyordu.
  • گر بریزی خون حلالستت حلال  ** ور ببخشی هست انعام و نوال 
  • Kanımızı dökersen sana helaldir. Canımızı bağışlarsan bu da bir nimettir, bir lütuf ve ihsandır.
  • کرده‌ایم آنها که از ما می‌سزید  ** تا چه فرمایی تو ای شاه مجید  2090
  • Biz, bize layık olanı işledik. Artık ey ulu Padişah, sen ne buyruk yürütürsen yürüt.
  • گر ببخشی جرم ما ای دل‌فروز  ** شب شبیها کرده باشد روز روز 
  • Ey gönülleri aydınlatan Padişah, suçumuzu bağışlamazsan haklısın, bağışlarsan lütuf etmiş olursun. Geceleyin gece gibi hareket etmiş, gündüzün gündüz gibi hareket etmiş olursun.
  • گر ببخشی یافت نومیدی گشاد  ** ورنه صد چون ما فدای شاه باد 
  • Bağışlarsan ümitsizliğimiz gider, bağışlamazsan bizim gibi yüzlercesi sana feda olsun.