English    Türkçe    فارسی   

5
2445-2454

  • رب اعلی گر ویست اندر جلوس  ** بهر یک کرمی چیست این چاپلوس  2445
  • Oturunca "Ben yüce Tanrıyım" diyordu. Bir kurtcağız için bu yaltaklanma neden?
  • نفس تو تا مست نقلست و نبید  ** دانک روحت خوشه‌ی غیبی ندید 
  • Senin nefsin, mezeyle, hurma şarabiyle sarhoşsa bil ki gayıp salkımını görmemiştir.
  • که علاماتست زان دیدار نور  ** التجافی منک عن دار الغرور 
  • Çünkü o nuru görenlerde alâmetler vardır. Onlar, bu gurur yüzünden uzaklaşırlar.
  • مرغ چون بر آب شوری می‌تند  ** آب شیرین را ندیدست او مدد 
  • Acı suyun etrafında dönüp dolaşan kuş, tatlı suyu görmemiştir.
  • بلک تقلیدست آن ایمان او  ** روی ایمان را ندیده جان او 
  • Onun imanı da taklitten ibarettir. Canı, iman yüzünü görmemiştir.
  • پس خطر باشد مقلد را عظیم  ** از ره و ره‌زن ز شیطان رجیم  2450
  • Mukallide yoldan da büyük bir tehlike vardır" yol kesen taşlanmış Şeytandan da.
  • چون ببیند نور حق آمن شود  ** ز اضطرابات شک او ساکن شود 
  • Fakat hak nurunu görünce emin olur. Ondaki şüphe ıstırapları yatışır.
  • تا کف دریا نیاید سوی خاک  ** که اصل او آمد بود در اصطکاک 
  • Denizin köpüğü, aslı olan toprağa gelmedikçe çalkanır durur.
  • خاکی است آن کف غریبست اندر آب  ** در غریبی چاره نبود ز اضطراب 
  • O köpük, toprağa aittir, denizde gariptir. Gariplikte de ıstırap çekmesinden başka bir çaresi yoktur.
  • چونک چشمش باز شد و آن نقش خواند  ** دیو را بر وی دگر دستی نماند 
  • Bir adamın gözü açıldı da o nakşı okudu mu artık Şeytan, bir daha ona el atamaz.