English    Türkçe    فارسی   

5
2497-2506

  • کنده‌ای را لوطیی در خانه برد  ** سرنگون افکندش و در وی فشرد 
  • Bir oğlancı, evine bir oğlan götürdü. Onu baş aşağı edip düzmeye koyuldu.
  • بر میانش خنجری دید آن لعین  ** پس بگفتش بر میانت چیست این 
  • Bu sırada o mel'un çocuğun belinde bir hançer gördü. Dedi ki: Belindeki ne?
  • گفت آنک با من ار یک بدمنش  ** بد بیندیشد بدرم اشکمش 
  • Oğlan, kötü düşünceli biri hakkımda kötü bir düşünceye kapılırsa bununla karnını deşeceğim diye cevap verdi.
  • گفت لوطی حمد لله را که من  ** بد نه اندیشیده‌ام با تو به فن  2500
  • Oğlancı, Tanrı'ya hamdolsun dedi, iyi ki ben sana bir hile yapıp kötü bir düşünceye kapılmadım.
  • چون که مردی نیست خنجرها چه سود  ** چون نباشد دل ندارد سود خود 
  • Sende adamlık olmadıktan sonra hançerlerin ne faydası var? Yürek olmadıktan sonra bunda ne fayda var ki?
  • از علی میراث داری ذوالفقار  ** بازوی شیر خدا هستت بیار 
  • Tutalım Aliden Zülfikar'ı miras aldın, Tanrı aslanındaki kol, sende de varsa göster.
  • گر فسونی یاد داری از مسیح  ** کو لب و دندان عیسی ای قبیح 
  • Mesih'ten bir nefes bellediğini farzedelim, İsa'nın dudağı, dişi nerde ki a çirkin adam?
  • کشتیی سازی ز توزیع و فتوح  ** کو یکی ملاح کشتی هم‌چو نوح 
  • Kazanmak, bir şeyler elde etmek için diyelim ki bir gemi yaptın, Nuh gibi bir gemi kaptanı hani?
  • بت شکستی گیرم ابراهیم‌وار  ** کو بت تن را فدی کردن بنار  2505
  • Tutalım ki İbrahim gibi put kırıyorsun, beden putunu onun gibi ateş içine atış nerde?
  • گر دلیلت هست اندر فعل آر  ** تیغ چوبین را بدان کن ذوالفقار 
  • Delilin varsa meydana çıkar da tahta kılıcı bile o delille Zülfikar haline getir.