English    Türkçe    فارسی   

5
3014-3023

  • جامه‌اش سوزد بگوید نار نیست  ** جامه‌اش دوزد بگوید تار نیست 
  • Ateş, eteğini tutuşturur, yakar, yine ateş yoktur der. Karanlik, eteğini dolaştırır, yere kapaklanır, yine karanlık yok eder.
  • پس تسفسط آمد این دعوی جبر  ** لاجرم بدتر بود زین رو ز گبر  3015
  • Hâsılı bu Cebir dâvası, Sofistliktir. Onun için de Tann'yı inkâr edişten beterdir.
  • گبر گوید هست عالم نیست رب  ** یا ربی گوید که نبود مستحب 
  • Tanrı'yı inkâr eden, âlem vardır, Tanrı yoktur. Yarabbi diyene icabette bulunamaz, yoktur ki der.
  • این همی گوید جهان خود نیست هیچ  ** هسته سوفسطایی اندر پیچ پیچ 
  • Halbuki bu, dünya hiç yoktur der. Sofist, tereddütler, ıstıraplar içindedir.
  • جمله‌ی عالم مقر در اختیار  ** امر و نهی این میار و آن بیار 
  • Bütün âlem, ihtiyarı ikrar eder, emrin nehyin, şunu getir, onu getirme demenin hak olduğunu söyler de,
  • او همی گوید که امر و نهی لاست  ** اختیاری نیست این جمله خطاست 
  • O, daima emir ve nehiy yoktur. Yapılan işler, dileğimizle değildir deyip durur.
  • حس را حیوان مقرست ای رفیق  ** لیک ادراک دلیل آمد دقیق  3020
  • Arkadaş, duyguyu hayvan bile ikrar eder. Fakat bu husustaki delil, pek incedir.
  • زانک محسوسست ما را اختیار  ** خوب می‌آید برو تکلیف کار 
  • Zira biz, ihtiyarımızı duyarız. Bize bir işi teklif etmek, yerindedir.
  • درک وجدانی چون اختیار و اضطرار و خشم و اصطبار و سیری و ناهار به جای حس است کی زرد از سرخ بداند و فرق کند و خرد از بزرگ و طلخ از شیرین و مشک از سرگین و درشت از نرم به حس مس و گرم از سرد و سوزان از شیر گرم و تر از خشک و مس دیوار از مس درخت پس منکر وجدانی منکر حس باشد و زیاده که وجدانی از حس ظاهرترست زیرا حس را توان بستن و منع کردن از احساس و بستن راه و مدخل وجدانیات را ممکن نیست و العاقل تکفیه الاشارة 
  • Bir şey dileyerek yapıp yapmamak, yahut zorda kalmak, öfke, dayanıp hoş görmek, tokluk ve açlık gibi vicdani idrâk, sarıyı o kırmızıdan fark etmek, küçüğü büyükten, acıyı tatlıdan, miski pislikten, dokunma duygusu ile katıyı yumuşaktan, sıcağı soğuktan, yakıcıyı, çok sıcak şeyden, yaşı kurudan ve yine dokunarak duvarı ağaçtan ayırdetme gibi duygu yerine kaimdir. Şu halde vicdanî anlayışı inkâr eden, duyguyu inkâr eder, hattâ bundan da beterdir. Vicdani anlayış, duygudan daha açıktır. Çünkü duyguyu bağlamak ve duymadan menetmek, duygunun meydana geleceği yolu bağlamak mümkündür. Fakat vicdanî anlayışı menetmenin imkânı yoktur. Akıllıya bir işaret yeter.
  • درک وجدانی به جای حس بود  ** هر دو در یک جدول ای عم می‌رود 
  • Vicdanî anlayış, duygu yerine kaimdir. Her ikisi de bir arktan akar.
  • نغز می‌آید برو کن یا مکن  ** امر و نهی و ماجراها و سخن 
  • Onun için bu anlayışa yap, yapma diye emir etmek, nehiyde bulunmak, onunla maceralara girişmek, söyleşmek yerindedir.