English    Türkçe    فارسی   

5
3096-3105

  • قدرت تو بر جمادات از نبرد  ** کی جمادی را از آنها نفی کرد 
  • Cansız şeylere kudretin var, fakat bu kudretin, onlardaki cansızlığı giderdi mi?
  • قدرتش بر اختیارات آنچنان  ** نفی نکند اختیاری را از آن 
  • Onun kudreti de tıpkı bunun gibi kulların ihtiyarlarını gidermez.
  • خواستش می‌گوی بر وجه کمال  ** که نباشد نسبت جبر و ضلال 
  • İstersen onun kudret ve ihtiyarını kemaliyle söyle. Bu, cebir ve sapıklık olmaz.
  • چونک گفتی کفر من خواست ویست  ** خواست خود را نیز هم می‌دان که هست 
  • Benim küfrüm onun dileğidir dedin ama bil ki senin de bu küfürde bir dileğin var.
  • زانک بی‌خواه تو خود کفر تو نیست  ** کفر بی‌خواهش تناقض گفتنیست  3100
  • 3100, Çünkü sen istemedikçe kâfir olmazsın. Dileksiz küfür, tenakuzdur. Hem kâfirsin, hem de küfrü istemiyorsun, böyle şey olur mu?
  • امر عاجز را قبیحست و ذمیم  ** خشم بتر خاصه از رب رحیم 
  • Âcize emir vermek hem kötü bir şeydir, hem çirkin bir şey. Âcize kızmak, gazap etmekse bundan da beterdir, hele merhamet sahibi Tanrı kızar, gazap ederse!
  • گاو گر یوغی نگیرد می‌زنند  ** هیچ گاوی که نپرد شد نژند 
  • Öküz boyunduruğa gelmezse döverler. Fakat uçmıyan öküz, hiç döğülür mü, horlanır m?
  • گاو چون معذور نبود در فضول  ** صاحب گاو از چه معذورست و دول 
  • Öküz bile hizmetten kaçarsa mazur tutulmuyor peki, öküz sahibi, neden mazur sayılsın?
  • چون نه‌ای رنجور سر را بر مبند  ** اختیارت هست بر سبلت مخند 
  • Mademki, hasta değilsin, başını bağlama.İhtiyarın vardır, sakalına, bıyığına gülme.
  • جهد کن کز جام حق یابی نوی  ** بی‌خود و بی‌اختیار آنگه شوی  3105
  • Çalış, Tanrı şarabını iç,bir tazelik bul da o zaman ihtiyarsız bir hale gelir, kendinden geçersin.