English    Türkçe    فارسی   

5
504-513

  • لیک آمد عصمتی دامن‌کشان  ** وین که لغزیدی بد از بهر نشان 
  • Fakat benim korumam, eteğini çemreyip geldi de kurtuldun, yalnız bu titreyişin, bu sürçmen, bu sırrı sana bildirmek içindi dedi.
  • عبرتی گیر اندر آن که کن نگاه  ** برگ خود عرضه مکن ای کم ز کاه  505
  • İbret al da o dağ gibi olan Peygambere bak... Ondan sonra a saman çöpünden aşağı olan adam, hünerini malını arz etme!
  • تفسیر و ان یکاد الذین کفروا لیزلقونک بابصارهم الایه 
  • ”Az kaldı kafirler, gözleriyle seni yere düşüreceklerdi” ayetinin tefsiri
  • یا رسول‌الله در آن نادی کسان  ** می‌زنند از چشم بد بر کرکسان 
  • Ey Allah peygamberi, o mecliste öyle adamlar vardır ki herkesin kuşlarına bile nazar değdirir, onları bile öldürürler.
  • از نظرشان کله‌ی شیر عرین  ** وا شکافد تا کند آن شیر انین 
  • Nazarlarından kükreyen aslanın bile kellesi yarılır, inlemeye başlar.
  • بر شتر چشم افکند هم‌چون حمام  ** وانگهان بفرستد اندر پی غلام 
  • Güçlü deveye nazarı ile ölüm değdirir, sonra arkasından köleyi,
  • که برو از پیه این اشتر بخر  ** بیند اشتر را سقط او راه بر 
  • Yürü bu devenin yağından satın al diye yollar. Köle deveyi sakatlanmış görür.
  • سر بریده از مرض آن اشتری  ** کو بتگ با اسب می‌کردی مری  510
  • Atla beraber koşan o deve sakatlanmış başı kesilmiştir.
  • کز حسد وز چشم بد بی‌هیچ شک  ** سیر و گردش را بگرداند فلک 
  • Şüphe yok ki hasetle, kötü gözle feleğin dönüşünü, yürüyüşünü bile başka bir tarzda döndürürler.
  • آب پنهانست و دولاب آشکار  ** لیک در گردش بود آب اصل کار 
  • Su gizlidir, fakat dolap meydanda. Fakat su esasen dönüp yürümededir.
  • چشم نیکو شد دوای چشم بد  ** چشم بد را لا کند زیر لگد 
  • Kötü gözün ilacı iyi gözdür. İyi göz, kötü gözü ayağının altına alır, yok eder.