English    Türkçe    فارسی   

5
811-820

  • کهنه و گندیده و پوسیده را  ** تحفه می‌بر بهر هر نادیده را 
  • O eski, kokmuş ve pörsümüş şeyi körlere hediye et.
  • آنک نو دید او خریدار تو نیست  ** صید حقست او گرفتار تو نیست 
  • Yeniyi gören seni almaz. O Tanrı’ya av olur, sana tutulmaz.
  • هر کجا باشند جوق مرغ کور  ** بر تو جمع آیند ای سیلاب شور 
  • Ey kara ve tuzlu su, nerede kör kuş varsa bölük, bölük senin başına toplanır.
  • تا فزاید کوری از شورابها  ** زانک آب شور افزاید عمی 
  • Bu suretle de körlükleri artar. Çünkü kara su, körlüğü arttırır.
  • اهل دنیا زان سبب اعمی‌دل‌اند  ** شارب شورابه‌ی آب و گل‌اند  815
  • Dünya ehlinin bu sebeple gönül gözleri kördür; onlar, balçıkla bulanmış su içerler.
  • شور می‌ده کور می‌خر در جهان  ** چون نداری آب حیوان در نهان 
  • Madem ki gizli bir alemde abıhayatın yok, şu halde kara ve tuzlu suyu ver, kötülüğü al bu alemde!
  • با چنین حالت بقا خواهی و یاد  ** هم‌چو زنگی در سیه‌رویی تو شاد 
  • Bu halle bir de varlık istiyor, onu anıyorsun ha. Halbuki sen, zenci gibi kara yüzlü olmakla neşelisin.
  • در سیاهی زنگی زان آسوده است  ** کو ز زاد و اصل زنگی بوده است 
  • Zenci aslından öyle doğduğundan, aslından zenci olduğundan o kara renkten hoşlanır, rahattır.
  • آنک روزی شاهد و خوش‌رو بود  ** گر سیه‌گردد تدارک‌جو بود 
  • Fakat bir gün güzelleşse, güzel yüzlü bir hale gelse de sonra kararsa çaresini aramaya koyulur.
  • مرغ پرنده چو ماند در زمین  ** باشد اندر غصه و درد و حنین  820
  • Uçar kuş, yeryüzünde kalsa derde, eleme düşer, feryat etmeye başlar.