English    Türkçe    فارسی   

6
1101-1110

  • ای درین حبس و درین گند و شپش  ** هین که تا کس نشنود رستی خمش 
  • Ey bu hapiste, şu kokmuş yerde, bitler içinde kalan, kendine gel... kimse duymasın, kurtuldun ,sus!
  • چون کنی خامش کنون ای یار من  ** کز بن هر مو بر آمد طبل‌زن 
  • Dostum, her kılın dibinden bir davul sesi gelmede... Neden şimdi susuyorsun?
  • آن‌چنان کر شد عدو رشک‌خو  ** گوید این چندین دهل را بانگ کو 
  • Hasetçi düşman öyle bir sağır oldu ki bu kadar davul sesine karşı hani, ses nerede ki diyor.
  • می‌زند بر روش ریحان که طریست  ** او ز کوری گوید این آسیب چیست 
  • Bak, ne taze diye yüzüne reyhan vuruyorlar da körlüğünden bu eziyet de nedir ki demekte.
  • می‌شکنجد حور دستش می‌کشد  ** کور حیران کز چه دردم می‌کند  1105
  • Huri, elini sıkar; kör neden beni incitiyor diye hayretlere düşer, elini çeker.
  • این کشاکش چیست بر دست و تنم  ** خفته‌ام بگذار تا خوابی کنم 
  • Bedenimi, elimi ne diye çekiştirip duruyorlar... Ben uyuyorum, bırakın da güzelce dalayım, bir rüya göreyim der.
  • آنک در خوابش همی‌جویی ویست  ** چشم بگشا کان مه نیکو پیست 
  • Rüyada arayıp durduğun burada... gözünü aç, o izi kutlu ay, önünde!
  • زان بلاها بر عزیزان بیش بود  ** کان تجمش یار با خوبان فزود 
  • Onun için yücelere daha fazla belâ geldi. Çünkü sevgili, güzellere daha fazla cilvelenir.
  • لاغ با خوبان کند بر هر رهی  ** نیز کوران را بشوراند گهی 
  • Her yolda güzellerle lâtife eder, kendisini onlara gösterir, onlarla cilvelenir. Fakat bazen körleri de bir coşturur.
  • خویش را یک‌دم برین کوران دهد  ** تا غریو از کوی کوران بر جهد  1110
  • Bir an için kendisini körlere de verir. Bu yüzden de körlerin mahallesinden bir feryattır kopar.
  • قصه‌ی هلال کی بنده‌ی مخلص بود خدای را صاحب بصیرت بی‌تقلید پنهان شده در بندگی مخلوقان جهت مصلحت نه از عجز چنانک لقمان و یوسف از روی ظاهر و غیر ایشان بنده‌ی سایس بود امیری را و آن امیر مسلمان بود اما چشم بسته داند اعمی که مادری دارد لیک چونی بوهم در نارد اگر با این دانش تعظیم این مادر کند ممکن بود کی از عمی خلاص یابد کی اذا اراد الله به عبد خیرا فتح عینی قلبه لیبصره بهما الغیب این راه ز زندگی دل حاصل کن کین زندگی تن صفت حیوانست 
  • Hilâl Allah’ya ihlâs güder bir kuldu. Mukallit değildi,can gözü açıktı.Aczinden değil de kendini gizlemek için mahlûklara kulluk ederdi. Nitekim Lokmanla Yusuf ve saire de görünüşte kul olmuşlardı. Hilâl de beyin kulu ve seyisiydi. O bey müslümandı ama kördü. Kör de bilir ki bir anası vardır. Fakat o ana nasıldır?Vehmine bile getirmez Bu bilgisiyle anasını ulularsa körlükten kuttulması mümkündür .”Allah, bir kuluna hayır vermek isterse kalbinde iki göz açar,o kul o gözlerle gayb âlemini görür”