English    Türkçe    فارسی   

6
1613-1622

  • گفت قاضی صوفیا خیره مشو  ** یک مثالی در بیان این شنو 
  • Kadı dedi ki: Ey sofi, şaşırma. Bunu bir örnekle anlatacağım dinle!
  • هم‌چنانک بی‌قراری عاشقان  ** حاصل آمد از قرار دلستان 
  • Âşıkların kararsızlığı da sevgilinin karar ve sebatından ileri gelir.
  • او چو که در ناز ثابت آمده  ** عاشقان چون برگها لرزان شده  1615
  • O dağ gibi nazlanıp durur, âşıklar da yapraklar gibi titrerler.
  • خنده‌ی او گریه‌ها انگیخته  ** آب رویش آب روها ریخته 
  • Onun gülüşü ağlamalar koparır, yüzünün suyu yüz sularını yerlere döker.
  • این همه چون و چگونه چون زبد  ** بر سر دریای بی‌چون می‌طپد 
  • Bütün bu keyfiyetler, köpük gibi denizin üstünde oynar durur.
  • ضد و ندش نیست در ذات و عمل  ** زان بپوشیدند هستیها حلل 
  • Fakat denizin zatında da bir zıttı, bir ortağı benzeri yoktur, işinde de. Varlıklar, varlık libaslarını ondan giyerler.
  • ضد ضد را بود و هستی کی دهد  ** بلک ازو بگریزد و بیرون جهد 
  • Zıt, kendisine zıt olan şeye nasıl olur da varlık verir? Onu yaratması şöyle dursun belki ondan kaçar, uzaklaşır.
  • ند چه بود مثل مثل نیک و بد  ** مثل مثل خویشتن را کی کند  1620
  • Eş ne demektir? Misil demektir, iyinin kötünün misli. Misil kendisine misil yaratır mı hiç?
  • چونک دو مثل آمدند ای متقی  ** این چه اولیتر از آن در خالقی 
  • Ey Allahdan korkup çekinen, Allah, birbirine benzer, birbirinin misli iki varlık olsa yaratıcılıkta bu, neden öbürüne üstün olsun yani?
  • بر شمار برگ بستان ند و ضد  ** چون کفی بر بحر بی‌ضدست و ند 
  • Bir bahçedeki yapraklar kadar birbirine eş ve zıt varlık olsa onlar, yine zıttı ve eşi olmayan denizin köpüklerine benzerler.